Kötü para iyi parayı kovar

Eklenme Tarihi 26 Aralık 2013
İflas, tacir ya da tacir statüsündeki bir borçlunun borcunu ödeyememesi halidir. Türk Ticaret Kanunu kapsamında gerçek kişi tacirler ve tüzel kişi tacirler, alacaklılara karşı her türlü borçlarından dolayı iflasa tabidir. Başarısız olan işletmelerin iflas ederek, sistem dışına çıkması son derece doğaldır. İktisat literatüründe "Kötü para, iyi parayı kovar" diye temel bir yaklaşım vardır.
Bu açıdan başarısız işletmelerin sistem dışına çıkması, uzun vade de ekonomi açısından daha sağlıklıdır.
Doğal olmayan iflas süreci ve iflasa konu olan gerekçelerdir. Türkiye'de şirket iflaslarında gösterilen gerekçelerde ciddi tuhaflıklar var. İflas eden şirketlerin iflas nedeni olarak gösterdiği gerekçe hep aynı; "Ekonomi kötüye gitti, iflas ettim".
Eğer bu noktadan hareket edersek, aslında yanlış yatırım, başarısız girişimci yada yönetici yok. O zaman bu argümana göre ekonomi iyi giderse, her yatırımdan geri dönüş sağlanır ve herkes aslında başarılı girişimcidir. Üzülerek söylemem gerekirse, bu gerekçe iflas eden işletmelerin avuntusundan başka bir şey değil.

İFLASIN NEDENLERİ
Türkiye'de şirket iflaslarının yüzde 80'i kötü yönetimden, kalan yüzde 20'lik bölüm ise birçok farklı nedenden kaynaklanıyor. Kimler mi iflas ediyor? "Küçük olsun, benim olsun" diyenler.
Ortaklık kültürünü önemini anlamayanlar.
Hesap verebilirlik ve şeffaflık unsurlarını geliştiremeyenler. Aile şirketi kavramını profesyonel yapı ile güçlendiremeyenler.
Yönetim kurullarını, belli niteliklere sahip üyeler yerine eş ve dost ile oluşturanlar.
Kurumsallaşma kavramını küçümseyenler.
Müşterisinin beklenti ve taleplerini göz ardı edenler. Çalışanlarına kulak vermeyenler. Üretim teknolojilerini yenilemeyenler. Kayıt dışı olmanın, uzun vadede daha büyük maliyet getireceğini anlamayanlar. Yönetim kurulu ile icrayı ayıramayanlar. Sağlıklı iç denetim ve risk yönetim sistemi kuramayanlar. Başarısızlık durumunda özeleştiri yapmayanlar. "Borç yiğidin kamçısıdır" diyenler. Borç ile büyüyeceğini düşünenler. Sermayesini artırmasını gerektiğine bir türlü inanmayanlar. Şirketi büyütmek yerine kişisel servetini büyütenler. "İflas aşamasına gelirsek, mal varlığımı kaçırırım" diyenler. Şirketi tek merkezden yönetmeye çalışanlar. Sağlığında şirketi yeni nesle devretmeyenler. İşler kötüye gittiğinde bankaları, alacaklıları ve devleti kolayca suçlayabileceğini düşününler... Bunlar gibi sayabileceğimiz çok sayıda neden var.
Daha sağlıklı kıyaslama yapmak için aynı sektörde başarılı olan işletmelere bakın, aradaki farkı göreceksiniz.