Tarihi 24 Mayıs 2024

Mektup!

ZOR olandı güzel. Şimdi herkesin elinin altında cep telefonu olabilir ama bir telefon kulübesinde ayakta konuşmak farklı bir şeydi. Özel hayatların röntgen filmleri çekilmemişti daha. Mektuplarımız pulla yolculuk ederdi!
Para pul olduktan sonra mektup pullarının da değeri kalmadı. Aşklar özgürlükler, demokratik haklar kolayca harcandı. Zarfından kuşlar çıkan o güzelim mektuplar ütülü beyaz mendiller gibi unutulup gitti. Oysa elle yazılmış mektuplarda kalemin de sesi vardı yüreğin de.

***

Mektuplar kişiye özeldir, sevgi ve saygıyla kardeştir. Bazen hasrettir mektup, bazen de güvenilen dağlardan gelecek yankıyı beklemek.
Bundan birkaç yıl önce 3 erkek tarafından tecavüze uğrayan 13 yaşındaki kız çocuğunu hatırlıyorum.
Bu kız çocuğu uğradığı tecavüz sonrasında eğitimini yarıda bırakmış, toplum içine çıkamaz olmuştu. 3 yıl süren davada mahkemenin kararı şaşırtıcıydı; "reşit olmayan bir kız gönül rızasıyla taciz edildiği için sanıklara beraat!" Bu karardan sonra o kız çocuğu hakim amcaya mektup göndermişti.
"Her erkeğin bana tecavüz edeceğini sanıyor ve korkuyorum. 'Neden karşı koymadın' diye beni suçluyorlar da 38 kilo bir kızım. Bir erkekle benim gücümü nasıl bir tutuyorsunuz? Sizi adalet ve vicdanınızla başbaşa bırakıyorum."

***

Hayatımdan iyisiyle kötüsüyle binlerce mektup geçmiştir de o kızın gönderdiği mektubun hükümsüzlüğü kadar hiçbir şey yaralamamıştır beni!
Kız çocuğunun yazdığı mektupta vicdanıyla baş başa bıraktığı hakim amca ne yapıyordur acaba? Haksız hukukun duruma "hakim" olduğu bir dünyada!

***

Dille kapatılacak kadar hijyenik olan mektupların yerini, şimdi sanal alemden nefrete iftiraya zarf atan linç devriyeleri aldı. Mektuplardaki aşkların saflığı da kalmadı Bedenler de ruhlar da kolayca satılıyor artık.
Tek gecelik ilişkileri gurur kaynağı belleyenler dünyasında ölümsüz aşkların yaratılan bu kirli düzenin içinde ne işi olabilir ki zaten!
Siz onlara paradan haber verin!

***

Şimdi sosyal medyada gece içip gündüz kusanlara özen gösteriyor sistem.
Magazin alemi enayi nafakasıyla beslenen kadınların şeytan tırnağına oje sürüyor.
Ayrıcalıklı hırbolar trafik ışıklarında kendilerine kırmızı yandığında bile lüks otomobillerini insanların üzerine sürüyor.
Gönderdiğimiz mektuplardaki adreste alıcılarıyla oynuyor birileri. Birileri de çocuklarımızın hayatıyla oynuyor ama kara para züppelerine denizde karada ölüm yok.

***

Bizler mazi yolcuları, ruhumuzun dalgalı istasyonlarından gelen şarkıları arıyoruz, veda buselerini, zuladaki şiirleri, onurlu hayatın ahşap merdivenlerini.
Şişe içinde bir de mektup bulabilirsek değmeyin keyfimize!

MUTLULUK TAKVİMİ
Çiğnediğin sakızı yere atma.
Restoranda kazık yemeyi reddet!
Vefa duygun kaybolmasın.

İsimsiz mektuplar
Gibi bakardık
Hatıra defteri
Hasretin dili
Aşka açılırdı
Bütün perdeler
İçinden ağlardı
Sevda mendili

Bir hasret treninden
Zamansız indik
Ömürlük şarkıların
Nağmesi bizdik
Maziyi özleyen
Aşk yolcuları
O trene binmek için
Neler vermezdik
Hakkı YALÇIN

Gariban insanların fiyakası; bir deniz kıyısında çay içmektir!

Benim delilerim!
Herkesin yüreğinde ince bir kafes vardır. Deli diye hor görülen insanlar o kafeste kuş besler, özgürlüğün simgesi olarak, uçar giderler.
O yüzden onları kafeslemek ve yalanla kandırmak mümkün değildir.
Herkes onların elini sıkamaz. Kozmik bir ışık vardır gözlerinde, karanlıklara en çok onlar itiraz eder. O yüzden herkes onların gözlerine de bakamaz.