Kadın kartı alıyor ve arabasına biniyor.
Adam da başkasının kullandığı bir arabaya biniyor.
Kadın benzinciden çıkarken, kendisine kartını uzatan adamın ön koltukta oturduğu arabanın da, hareketlendiğini görüyor.
Önce her şey normal geliyor.
Ama aynı arabanın arkasına takıldığını görünce, bir gariplik hissediyor.
Takip edilme duygusu...
O sırada kadında baş dönmesi başlıyor ve zor nefes alıyor.
Otomobili kullanmakta zorlandığını hissediyor.
Camı açmak isterken, kendisine uzatılan karttan tuhaf bir koku geldiğini de fark ediyor. Çakallığın hamiliğini görüyor kartta.
Ve hemen camdan dışarı atıyor.
O sırada arkadaki otomobilin, kendisine neredeyse yapışacak kadar yakınlaştığını da görebiliyor.
Bir panik filminde, başrolde kadın.
Arkasındaki iki çakalın kendisine tayin ettiği kadere inat, var gücüyle otomobilini kullanıyor.
Yolun kenarında bir otopark görüyor ve içeri dalıyor.
Kısa aralarla bastığı klaksonla verdiği imdat işareti, otopark görevlilerini, yanı başına çağırmaya yetiyor.
O sırada iki çakal, zorunlu olarak kadını bırakıp, yollarına devam ediyorlar.
Kim bilir hangi kadını tuzağa düşürmeye.
Kadını bu duruma sokan maddenin adı; Burundanga.
Suç örgütlerinin ilacı olarak tanınıyor.
Normal uyuşturucunun 4 katı etkili bir uyuşturucu.
Basit bir kart üzerine kolayca sürülüyor ve insanlara tecavüz etmek, parasını çalmak amacıyla çok sık kullanılıyor.
O yüzden sadece dışarıda değil, kapınıza gelen yabancılardan bile asla kart kabul etmeyin.
Çünkü çakallık hiç tatil yapmıyor.
* * *
ESİN AFŞAR
Esin Afşar'ı kaybettik. Müzik dünyasının en zarif kadınlarından birini.
Bir süredir Lösemi tedavisi görüyordu.
Uluslararası bir sanatçıydı.
Şimdiki soysuz şarkıcılığın asla hissedemeyeceği bir ruhun temsilcisiydi.
Toplumun sesiydi, gerçek sanatın.
Hiç ucuza kaçmadı, hiçbir düzene yağcılık yapmadı, hep kalitenin temsilcisi oldu.
Böyle iz bırakabilmek, hiç ölmemektir.
Allah rahmet eylesin.
* * *
Hak her şeyin üstündedir, sert rüzgarlar onu deviremez.
* * *
Bugünün gazeteciliğini, yarının gençleri sorgulayacak. Dünlerden utanarak.
* * *
16 Kasım 2011
Mutluluk takvimi
* * *
İzlerini silmek için
Kaç yılım var bilmiyorum
Yüreğim gül kırığı ah
Bir mucize bekliyorum
Suyu bile sen diye içtim
Nelerden vazgeçtim bilsen
Seninle hep kolkola çıktım
Bu yıkılmış gecelerden
Yol alıyor gemilerim
Dalıyorum azgın sulara
Daha çok var unutmama
Daha çok var kıyılara
Hakkı YALÇIN