İkinci el domates devri başlamıştı ya...
Ezik domatesleri yokluyordu kadın, iri camlı gözlüğüne değil, yumuşak ellerine güveniyordu besbelli.
Pazarcı genç oralı olmadı, özgür bıraktı domateslerin üzerinde gezinen elleri.
Kadın beni gördü, ben ökselere takılmış bir kuşu gördüm. "Nasılsınız öğretmenim?" dedim, şaşırdı. Suçüstü yakalanmış mahcubiyetin içinde, ellerini domateslerden çekti.
Acımasız gerçeklerin hayata kurban ettiği nice kadından biri duruyordu karşımda, üstelik öğretmenimdi. "Tanıyamadım" dedi. "Sizin liseden öğrencinizim" dedim, kendimi tanıttım. Yüzümdeki sakala rötuş yapan gözlerinde gülümseme belirdi. "Tanıdım, o sensin" dedi.
Pazarcı genç, rastlantı konulu bir filmi izliyordu sanki.
Emekli olmuştu da, çaresiz bir zamanın koynunda tek başına yaşıyordu.
Ayaküstü sohbetin duvarına yaslandım.
Öğretmenime insan gibi bir yaşamı çok gören bir düzende, haksızlığın karekökünü kim hesaplardı, hangi parti lideri?
Öğretmenim sıfırı tüketmişti hayatın hesap defterinde. Ama politikacılar bol sıfırlı vaatlerin orta yerinde safa sürüyordu.
Birilerine ballı börekli yaşam sunanlar, öğretmenlere ezik domatesleri layık görüyordu.
İçi yanıyordu öğretmenimin. "İyi akşamlar evladım" dedi, sohbeti kısa kesti. Bir mum kendini üfledi sanki.
Uzattığı elini aldım, öpüp başıma koydum. Sessiz bir titreyişle elini çekti ve arkasını dönüp küçük adımlarla pazarın sonundan karanlığa karıştı.
Bizim masallarımızda, giden geri dönmez.
Politik zalimlerce her gün hırpalanan öğretmenim, dönüşü olmayan bir yolun yolcusuydu artık.
Onlar ezik domateslerin onurlu kadınları olarak, masallarda yaşıyor zaten.
Domatesin bile 10 lira olduğu bir ülkede.
* * *
BEDELLİ ASKERLİK
Bülent Arınç bedelli askerlikten yana. Belli yaşta, konumla askerlik yapması mümkün olmayan insanların, bedelli askerlikten istifade etmesini hak sayıyor. O halde, bedelli askerlik de, 40 yaşını aşanlara uygulansın. Çünkü askerlik yapan parasız garibanların moralini bozacak biçimdeki yaş uygulaması haksızlığın uygulaması olur. Arınç'ın hakkı ve hukuku reddetmeyeceğini umarım.
* * *
Dünyada aşılması mümkün olmayan hiçbir duvar yoktur.
* * *
Bu ülkede ahlaksızlığın parfüm kokusu... Namusun sabun kokusunu bastırmıştır.
* * *
20 Ekim 2010
Mutluluk takvimi
* * *
Ben gemileri yakmış
Gururlu kaptan
Kavgam kadar büyük
Benim aşklarım
Büyük dağın
Küçük dumanı olmaz
Sevdam kadar derin
Ayrılıklarım
Yeminler
Verilen sözler boşmuş
Sırtımdaki hançer
Ona yakışır
Yürü gönlüm yürü
Geride kalma B
öylesi gitmeler
Sana yakışır
Hakkı YALÇIN