Bir sigaranın külüyle ahşap evler yanardı o zaman. Ormanlar bu denli yanmazdı ya da yakılmazdı. İsrail bile bu kadar kansız değildi bakın tarihe!
***
Bir okuma kitabımız olurdu yaz tatillerinde. Hepimizde macera ve özgürlük ruhu, gömleklerde dut lekesi. Geceleri hep birlikte başımızı otlara yaslar, gökteki yıldız tarlasını yere indirirdik. Ülkemize bağlılık yeminimiz vardı, yıldızlar şahitti.Ağaçtan koparttığımız bir incir bile kardeş payı. Bu kadar kötülük ve kötü insan yoktu hayatımızda. O günkü eşkıyalar şimdi ekranlarda ahkam kesenlerin yanında ay ışığı.
***
Burnundaki halka çekildikçe acı çeken ayı insanları güldürür, kendisini ayının sahibi zanneden o zalim adam da şapkasını uzatır para toplardı. O zamanların en büyük yenilgisidir bir ayının "soytarı" haline getirilmesi.
***
Elbette yalan vardı ama insanların koynuna bu denli sokulmamıştı yılan gibi. Kanımızı tutuştururdu haksızlık. Anaların gözlerinin içine bakardık, "elimizden bir şey gelir mi?" diye. Babaların omuzlarında tank ağırlığı, bıyıklarını yerlerdi öfkelerinden, kimsenin hakkını yemezlerdi. Başkaydı o yılların yazları. Ağustos böceklerinin sazları olduğunu sanırdık. Talaşa bulanmış buzları nalburdan alır, su dolu güğümlerin içine koyardık. Yazın soğuk su içmenin keyfine mahsuben!Buzdolabını o yıllarda kim görmüş, böyle mahallelerde!
***
İnsan insanın yurduydu kurdu değil, böyle öğrenmiştik. Hep aydınlık ve masumdu düşlerimiz.O topraklarda büyüyen babaların çocukları hala adalet ve asalet kokuyor. Hiç küflenmeyen sarı saman kağıtlı insanlık kitaplarını okuyorlar hala. Lüks otomobil ve cep telefonu vitrinlerine yan gözle bile bakmadan!
***
***
Yaşlandım, en çok gözlerim yaşlandı. Yakacak gemim de kalmadı. Bazen "eller yukarı hayat!" diye sesleniyorum, "ya benim sesimi duy ya da peşimi bırak." Kötü insanlara da gönderme yapıyorum bu tavrımla. "Bir başka hayatta karşılaşma ihtimalimizi hesaba katıyorsunuz değil mi?"
MUTLULUK TAKVİMİ
Sevdiklerine kartpostal gönder.
İhtiyacı olan çocuklar giydir.
Kitap oku.
Sorgula.
Sevdalar uğruna
Geçti seneler
Bir yangından kalan
Küllere döndüm
Ne gönülde arzu
Ne sevgim kaldı
Boş yere kendini
Harcadı gönlüm
Gülüşler sahteymiş
Aşklar yalancı
Anılar kalbimde
Dinmez bir acı
Bütün sevdiklerim
Artık yabancı
Boş yere kendini
Harcadı gönlüm
Hakkı YALÇIN
Yoksul yıllardaki kese kağıdı ile şimdiki naylon torba insana verilen değerin kanıtı.
Karaborsa!
Merhamet insan olanda bulunur ama zalimlik ve bencillik çoğalırken, merhamet azalıyor. Her yıl otomobilini yenileyen zenginlerin evinde günde bir metrekareye kaç pirzola kaç bonfile düşüyor? Yoksulların evinde yılda 10 metrekareye kaç gram kıyma düşüyor? Yere düşeni bile kaldırmayan, haksızlığa hukuksuzluğa zerre kadar aldırmayan merhametsiz insanlar çoğaldıkça, umutlar da karaborsaya düşüyor.