Geçtiğimiz günlerde İstanbul Florya'da Narkotik ekipleri uyuşturucuya karşı harika bir operasyon düzenledi. Son zamanlarda bu konudaki yaptırımların çoğaldığını görüyorum ve bu konuda emekleri geçen Narkotik ekiplerine ve İçişleri Bakanı Sayın Ali Yerlikaya'ya saygılarımı sunuyorum. Çünkü uyuşturucu ülkenin en büyük sorunlarından biri ve bu tür operasyonlar zorunluluk gerektiriyor.
***
Uyuşturucuya karşı ne kadar duyarlı ve tepkili olduğumu okuyucularım bilir. Durdukları yerde yıkılan gençleri görüyorum. Aileleriyle dertleşiyorum. Sanal alışverişteki uyuşturucu sipariş sistemini, çocukların şekerlemelerine bile uyuşturucu enjekte edildiğini duyuyorum. Islak mendillerin içinde uyuşturucu taşıyan motosikletli kuryeler var. Şerefsiz bir sirkülasyonda gençlik çürüyor.
***
Bu konuda sadece Narkotik ekiplerine değil, ailelere de çok iş düşüyor. Yaş küçüldükçe hacim büyüyor. Okul çıkışlarında ortaokul öğrencilerinin elinde elektronik sigaralar görüyorum. Çünkü elektronik sigara çocuklar arasında "sükseli aksesuar" gibi. O pufların çocukları nasıl bağımlı hale getirdiğini anlatan bir belgesel izledim. Her şeyin başı özenti ve "bir kereden bir şey olmaz" duygusunun getirdiği rahatlık. Veliler olarak çocuklarınızın arkadaşlarını bile kontrol etmekle yükümlüsünüz. Yarın çok geç olacak. Çünkü onlara küçük yaşlarda enjekte edilen zehir, yarın onları gerçek bir bağımlı yapacak. Şerefsiz baronların en sevdiği hasta türüdür; bağımlılar!
***
Uyuşturucunun ayıp olmadığını gösteren yerli ve yabancı filmler var, şarkılar, şarkıcılar var. Hepsi bilinçli şekilde hazırlanmış. Türk gençliğinin en büyük düşmanı Metamfetamin. Kullananları anne baba katili yapacak kadar beyni uyuşturuyor. Ayrıca her sezon yeni kimyasal ürünler sahnede! En hareketli semtler Florya, Bağcılar, Güngören, Kağıthane, Bahçelievler ve Esenyurt. Hele Afganlı torbacıların cirit attığı Zeytinburnu ve Kadıköy Moda sahili açık pazar!
***
İçişleri Bakanı Sayın Ali Yerlikaya'ya daha önce de bu konudaki çalışmaları için seslenmiştim ve yakından ilgilenmişti. Vereceği mücadelenin daha geniş çaplı olacağına inanıyor ve güveniyorsam, bir çocuğu kurtarmanın nelere bedel olduğunu bildiğim içindir. O çocuklar bizim çocuklarımız. Şerefsiz baronlara kurban etmeyeceğimize yemin verdiğimiz çocuklar. Hepsi de ana baba evladı. Ve en çok anaların babaların ciğeri yanıyor! İşin en acı yanı da kuruduktan sonra çiçeğe su vermek o çiçeği diriltmeye yetmiyor! O yüzden acele etmek gerekiyor.
İmza!
İnsanların çoğu dünyanın kayıp hazinesini parayı aramakla bulacağını zanneder. Onlar insan satar, beden satar, ruh satar. Kalbinin efendisi olanlar merhameti arar, asaleti arar. Hayata onurlu bir imza atmanın huzurunu yaşar. Çünkü aynaya bakıp da kendini görmek kadar, toprağa bakıp görmek de vardır. Hayatını şerefsizlikle kazanan o kadar çok insan varken, şerefli bir yolculuktan onurlu bir şey yoktur. Herkesin derdini anlatacak kadar kelimesi vardır da bazılarının kitap yazacak, film çekecek kadar derin bir hazinesi vardır. Sorarlar, "kime yazdın bu kadar?" Cevap: "hayata!" İmza niyetine!