Tarihi 17 Temmuz 2010

Bizi eleştirmek okuyucuya düşer

Sıcakların kendisini iyice hissettirmesiyle 2010 yaz sezonunda en hareketli günler başladı. Bodrum ve Çeşme kadar İstanbul sokakları da magazin haberleri açısından son derece bereketli. Kuşkusuz şu ana dek yazın en büyük bombası Şahan Gökbakar ile Berrak Tüzünataç'tan geldi. İkilinin, Berrak'ın balkonunda sabaha karşı çekilen öpüşme fotoğrafları büyük bir magazincilik başarısı olarak hafızalara kazındı. Kimileri bu fotoğraflar için özel hayatın ihlal edildiğine dair yorumlarda bulundu. Ancak eminim ki; bu fotoğraflara dudak bükenler, "Bu görüntüleri nasıl yayınlarsınız?" diyenler bile o görüntüleri pür dikkat izledi, ikilinin kareleriyle ilgili en azından arkadaşlarına yorumlarda bulundu. Bunun en basit örneği Cüneyt Özdemir mesela. Fotoğraflar için 'özel hayatın ihlali' yorumunu yapan gazeteci, sosyal paylaşım sitesi twitter'dan Şahan'la ilgili iki çift kelam etmekten geri kalmadı. Ünlü komedyenle, 'playboy' benzetmesi yapıp ince ince alay etti. Tıpkı Bodrum'daki muhabirimiz Aydın Hamza'nın imzasıyla yayınladığımız Şebnem Bozoklu haberini eleştiren Ayşe Özyılmazel gibi. Magazinin tam ortasında olup da işine gelen haberlerde ünlüleri, işine geldiğinde ise meslektaşlarını eleştiren köşeyazarı, önceki gün de manşet yaptığımız Şebnem Bozoklu fotoğraflarını kaleme aldı. Fotoğrafları eleştirirken Şebnem Bozoklu'nun gözyaşlarına boğulduğunu söyleyen Özyılmazel, işi vicdan boyutana kadar getirdi. Güldük, geçtik… Mesleğine yıllarını vermiş gazeteci büyüklerimizin dediklerine saygımız sonsuz.
Ancak Ayşe Özyılmazel'i bir kenara bırakıp genel olarak söylüyorum:
Kimse yaptığımız işi, attığımız başlıkları, yayınladığımız fotoğrafları alkışlamak zorunda değil!
Herkesin ve herkesten önce gazetelerin habere bakışı farklıdır.
Takvim'in manşet yaptığı bir haberi Hürriyet yayınlamaz, Habertürk'ün görmediği bir haberi Milliyet manşetten duyurur. Buna kimse karışamaz. Haberin nasıl yayınlanacağına karar verirken meslektaşlarımızdan alkış almaktan önce okuyucularımızın isteklerine hitap etmeyi amaçlarız biz. Magazin dünyasından tanıdığımız ya da arkadaş olduğumuz ünlülerin kalbini kırmamaktan önce okuyucularımızdır önemli olan.
Bu yüzden, birileri bizi eleştirecekse o sadece okuyucularımız olabilir.
Yaptığımız işi beğenmeyen meslektaşlarımız da bizi takip etmez olur biter. Bu kadar basit!

* * *
BARİ KONUŞMAYIN!
Berrak Tüzünataç ile Şahan Gökbakar'ın olay görüntülerinden sonra konuyla ilgili yorum yapacaklarını hiç sanmıyordum açıkçası. "Her şey ortada, ne diyebilirler ki?" derken, iki taraf da şok etti beni. Önce Berrak konuştu: "Şahan'a karşı hiçbir şey hissetmiyorum. Sadece şakalaşıyorduk." Berrak Tüzünataç, neticede bir genç kız, kendini savunmak istemiş olabilir diye düşünürken Şahan'dan geldi bir açıklama: "Berrak'la birlikte değiliz.
Balkondan içeri girdikten 5 dakika sonra ben evime döndüm."
Birincisi, zaten ikilinin balkondan içeri girdikten sonra ne yaptığını merak eden yok. Görüntüler fazlasıyla net! İkincisi, madem saçmalayacaksınız bari sussanız olmaz mı? Üçüncüsü, hadi diyelim konuşacaksınız, en azından politik olun, "O anın etkisiyle yakınlaştık, sonrası ne olur bilemeyiz" deyin sıyrılın işin içinden.
Ama yok, siz illa o görüntüleriniz için "Alkolün etkisiyle olmuştur", "Magazin alemi işte, kimin eli kimin cebinde belli değil", "Ünlüler aşkı böyle basit yaşar" dedirtmek istiyorsunuz, bu açıklamalara devam…