Erkan Tan

ERKAN TAN

Tarihi 18 Mart 2017

Türkiye baygın kalsın istiyorlar

Bugün 18 Mart'ın yıldönümü...
Çanakkale direnişi ve destanını yeryüzü tarihine unutulmaz bir şekilde nakşetmiş aziz ve asil milletimizle ve geçmişimizle gurur duyuyorum.
Şanlı ecdadımızla gurur duyuyorum. Ve şu anda bu satırlarla buluşan herkesi duama 'amin' demeye davet ediyorum...
DUA EDELİM...
"Allah'ım vatanımızı, devletimizi, milletimizi; her türlü kazadan beladan, felaketten, musibetten, hastalıklardan,düşmanların şerrinden, şeytan ve taraftarlarından, şeytanlaşmış insanlardan koru, kolla, muhafaza eyle... Allah'ım şehitlerimizin cennetteki mekanını yüce eyle... Kabirlerini pür nur eyle... Ruhlarını şad eyle... Şehitlik makamını anlamayı, algılamayı ve şehadet makamını bize de nasip eyle..."

NE İSTİYORLAR?
Baygın Türkiye ne demek ve nasıldı?
Sulandıkça budanan, budandıkça sulanan, hep kontrol altında tutulan, Haçlı ve Siyonist ittifakının istediklerini yapan, istemediklerini yapmayan, büyümesine de ölmesine de izin verilmeyen bir memleket.
İşte 'baygın Türkiye' böyleydi. Çok partili koalisyonlarla yönetilen, her kafadan bir ses çıktığı, her bir partinin kendi kafasına göre takıldığı, birinin 'kara' dediğine diğerinin 'ak' dediği bir devlet yönetimi.

BUNLARI YAŞADIK
Memleket böyle idare edilince karıştırmak, kurcalamak, yönlendirmek, dev projeleri engellemek, başlamışsa da durdurmak, fitne atmak, tarafları kavgaya tutuşturmak çok kolay oluyordu elbette. Yalan mı?
Öyle olmadı mı? Şu sayacaklarımı bir bir yaşamadık mı? Bir sulama kanalı projesini bile hayata geçirmek koalisyon ortakları arasında hükümet krizi oluşturmadı mı? Haftalarca birbirleriyle anlaşamadıkları için valiler kararnamesini çıkartamıyorlardı.
Kanunları çıkartırken, "Sen benim bu kanuna tamam dersen ben de senin getireceğin kanuna tamam derim" deyip memleketi semt pazarı gibi yönetmiyorlar mıydı?

İŞ BİTİRİCİ BÜROKRATLAR
Müsteşar, Bakan'dan daha mühim olmuştu... Böyle bir hükümetten hangi bürokrat korkar, çekinir? Hükümetler öyle zayıf ve güçsüzlerdi ki, devleti ve milleti bürokratlar idare ediyordu. Herkes derdine derman için iktidarı oluşturan partilerin temsilcilerinin değil de onların atadığı bürokratların peşinde koşuyordu. Müsteşar, Bakan'dan daha mühim bir adamdı.
Çünkü Bakan zırt-pırt değişiyor, fakat müsteşar hep durabiliyordu.
Hatta kendi müsteşarını görevden alamayan Bakanlar vardı.
Devletin sahibi millet değil de bu bürokratlar olmuşlardı.

ÇILGINCA İSTİYORLAR
İşte Haçlı ve Siyonist ittifakını oluşturan devletler, mevcut sistemin, yani bu 'baygın Türkiye'nin devamını çılgınca istiyorlar. Böyle bir Türkiye Cumhuriyeti onların en büyük arzusu. Çünkü böyle bir Türkiye çok kolay karıştırılıyor, kurcalanıyor, engelleniyor.
Son 15 yılda ayılıp kendimize gelme çabalarımızı defalarca engellemeye çalıştılar. Elektronik muhtıra, Gezi olayları, 17-25 Aralık darbe girişimleri,15 Temmuz darbe girişimi hep ülkemizi yeniden bayıltma, hatta tümden teslim alma teşebbüsleriydi.
Buna rağmen dünyanın en büyük yatırımlarını hayata geçirebildik. Yıllarca halının altına süpürülmüş ekonomik ve sosyal meselelerimizi çözebildik ve yeni atılımları yapmaya da devam ediyoruz.
Baygın Türkiye ayılırsa diye onlar korkudan geberiyorlar. Bu nedenle mevcut Türkiye yönetim sistemi devam etsin istiyorlar. İşte referandumda EVET çıkarsa senelerce baygın tutulan Türkiye ayılacak.