Ergün Diler

ERGÜN DİLER

Tarihi 21 Aralık 2022

Kılıç yarası

İSTANBUL Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun davetiyle TBMM'deki grup toplantısına katıldı. CHP lideri, İmamoğlu'nu konuşması için kürsüye çağırmadı.
Peki Kemal Bey neden davet etti, neden söz hakkı vermedi?
Neden CHP'li gibi hissetmesinin önüne geçti? Amacı neydi? İmamoğlu'ndan görmesini istediği nokta neydi? Soru çok... Kemal Bey konuşmasının finalini "Ekrem İmamoğlu ile baba-oğul ilişkimiz var. İmamoğlu ve ben, baba-oğul gibiyiz. Kendisi CHP'nin evladı olduğu kadar benim de evladım..." sözleriyle yaptı.
İmamoğlu çıkışta sorulan bir soruya ise "Yol arkadaşıyız" şeklinde cevap vererek ortada sağlıklı, içten ve güven dolu bir ilişki olmadığını ilan etti... Peki neler oluyordu? Kim ne hesap yapıyordu?
Aslında kimsenin konuşmadığı nokta da burasıydı. Bu bilinmedikçe, ne Erdoğan'ı tasfiye etmek isteyenleri ne de CHP içinde karşılıklı çekilen "Kılıçları" görme şansımız vardı...
CHP lideri, İstanbul için önerilen İmamoğlu ve arkasındaki gücü belli ki yeni yeni tanıyordu.
Kırmızı yanaklı güler yüzlü pek de genç ve acemi bir insan olarak gördüğü ismin, Cumhurbaşkanlığı için öncelikle gereken dış desteği bulmasına şaşırmıştı...
İstanbul sermayesi de İmamoğlu'nu istiyordu.
Onlar için de Kemal Bey kazanacak aday değildi.
Ancak CHP lideri hiç olmadığı kadar ısrarlıydı.
İstanbul sermayesinin desteği ile başlayan İmamoğlu'nun, Chatham buluşması üzerine hamle yaptı. İstanbul'da kendisini dışlayan kalkışmaya, KÜRESEL bir cevap verdi. ABD'ye gitti, İngiltere'ye geçti.
Derin Almanya'ya yakın, aynı hat aynı frekans aynı çizgide olan Jeremy Rifkin'i buldu. Rifkin, Berlin'den Washington'a uzanan Globalist bir kol'du! Kemal Bey, danışman olarak anlaştığı Rifkin'i öncelikle İstanbul sermayesinin karşısına dikiyordu!
İmamoğlu'ndan önce onlara "Adaylığımın önünden çekilin" diyordu. CHP liderinin gelişi, CHP'deki resmi ideoloji zincirini kırıyordu.
Buna uygun isim olan koruyucu Deniz Baykal'ı götürüyordu...
Partiyi değiştiren Kılıçdaroğlu, şimdi de Türkiye'yi değiştirmek istiyor ve Rifkin üzerinden DERİN Almanya'ya uzanıyordu...
Türkiye dışında bundan ciddi şekilde rahatsız olacaklar vardı.
Bunların başında İngiltere Kralı Charles geliyordu...
İngiltere'nin BREXIT KARARI aslında Türkiye'nin desteğiyle doğru orantılıydı. Kraliçe II. Elizabeth, 2008'de Bursa'ya geliyor, camiye gidiyor ve Ankara ile küresel işbirliği için adım atıyordu...
O ziyaretten sonra yaşanan Gezi olayları, 17-25 Aralık operasyonları ve 15 Temmuz kalkışması iki ülke arasındaki çekim gücünü iyice artırıyordu...
Galler'deki NATO Zirvesi, Rusya'nın Ukrayna'ya dalması Avrupa için zor günlerin kapısını aralıyordu. Perde gerisinde NATO'nun üzerinden küresel dengeler sarsılıyordu.
Avrupa ve özellikle Almanya, bundan çok zarar görüyordu...
İşte bu denge ve işbirliği çerçevesinde Kemal Bey'in Rifkin atağına, İngiltere'nin cevap vermesi gerekiyordu. Kemal Bey Almanya'ya gitmeden bir gün önce DARBE gerekçesiyle büyük bir sarsıntı yaşıyordu.
Almanya'ya indiği, programına başladığı gün ise İmamoğlu için CEZA KARARI VERİLİYORDU...
Rifkin'le Almanya'da buluşması planlanan Kemal Bey, hesapta olmayan bir adım nedeniyle programını bozmak zorunda kalıyordu... CHP lideri, küresel ölçekte arkasında bir destek bulsa da bu nedenle adaylık için çok ısrar etse de İngiltere buna sessiz kalmayacaktı... Kral Charles, annesinin istekleri doğrultusunda adım atmak durumundaydı...
Alman küreselcilerin, CHP ile Türkiye'de iktidara yürümesine izin veremezlerdi.
Türkiye'yi kaybetmeyi göze alamazlardı. Ancak Kemal Bey, buna rağmen dün İmamoğlu'nu Ankara'ya çağırdı. CHP Grup Toplantısı'na katılmasına izin verdi.
Ancak konuşturmadı...
Yani İngiltere içimizde usulca yer alabilir, fakat o politikalar burada yönetime gelemez, iddia teşkil edemez mesajı verdi...
Bu aynı zamanda Meral Hanım'a da yollanan bir iletiydi! Dünkü toplantıda İmamoğlu'nun çevrelenmiş hali, İYİ PARTİ'nin masadaki sandalyesinin bir ayağının kırılması anlamına gelmektedir.
Bu da cepheleri genişletecek, kartların daha açık oynanmasının önünü açacaktı...
Kemal Bey Almanya ile bir gelecek kurmak isteyecek Rifkin'e burada rol verecek, İmamoğlu da arkasındaki güçle "Seçilecek aday" diyerek yolları ayıracaktı...
Küresel ölçekte ayrı düşen ve çarpışan güçler, 6'lı masada nasıl yan yana oturacaktı ki...
İçeriye girmeden dışarıdan bakınca bile CHP'deki durum buydu.
Kavga kaçınılmazdı... Olan da olacak olan da bu...