Ergün Diler

ERGÜN DİLER

Tarihi 25 Ocak 2022

6 gün savaşları

SIK sık yazdığım gibi bizler olayları genellikle EKONOMİ çerçevesinden değerlendiriyoruz. Oysa patron SİYASETTİR!
Sancılı her ekonomik gelişmeyi, mümkün olduğunca siyasetle iç içe düşünmeliyiz.
Son günlerin konusu DOĞALGAZ ve yaşanan sıkıntılar...
Peki ne oluyordu? Kim ne yapmak istiyordu?
Amaç neydi? Ya da açıklandığı gibi basit bir arıza nedeniyle mi sıkıntı yaşanmaktaydı?
Son 6 güne bakarak ilerleyelim...
Bakalım finalde karşımıza çıkan tablo için ne düşüneceksiniz... Adım adım gidelim...
Önce basına, ABD'nin ekonomik gerekçelerle Doğu Akdeniz Doğal Gaz Boru Hattı'ndan yani EastMed'den desteğini çektiği haberi sızdı.
ABD'nin Atina Büyükelçisi Geoffrey Pyatt, sosyal medyada bunu paylaşınca kıyamet koptu. Atina büyük hayal kırıklığı yaşadı... Çünkü projenin rafa kalkacağını hiç mi hiç düşünmüyorlardı.
Aynı zaman diliminde Başkan Erdoğan Sırbistan liderini kabul ediyor, ancak konu bir şekilde DOĞU AKDENİZ'e geliyordu.
Erdoğan, EastMed ile ilgili bir soruya şu cevabı veriyordu: Bana göre Amerika'nın geri çekilme kararı mali analizlerden sonra... Fayda görmedikleri için de Doğu Akdeniz'deki bu çalışmalardan geri çekilme kararı aldılar.
İsrail'le ilgili konuya gelince bu konuyla ilgili de geçmişte aslında Berat Bey'in Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı olduğu zaman İsrail ile görüşmeler yapılıyordu. Bu görüşmelerde de buradan çıkacak gazın Türkiye üzerinden Avrupa'ya götürülmesi konusunda belli bir hedefe varılmıştı.
Şu anda bunu yine gerçekleştirebiliriz. Belki Cumhurbaşkanı Sayın Hertzog'un Türkiye'ye bir ziyareti olabilir. Başbakan Sayın Benet'in bu noktalarda yine olumlu bazı yaklaşımları var. Hedef, olumlu yaklaşımlarla bir yere varmak...
Doğu AKDENİZ'de AVRUPA'nın geleceğini etkileyecek adımlar atılırken yine aynı saatlerde garip bir uyarı geliyordu!
Kahramanmaraş'ın Pazarcık ilçesindeki petrol boru hattında bir patlama yaşanıyordu! BOTAŞ'a ait petrol boru hattı zarar görüyor ve yanmaya başlıyordu. Boru hattının 511. kilometresinde patlama yaşanıyor ancak NEDENİ bilinmiyordu!
Herkesin gözü patlamadayken yine çok ilginç bir hamle daha geliyordu. BOTAŞ yüksek miktarda gaz çeken bazı sanayi kuruluşlarına gönderdiği yazıda gaz tedarikindeki kesintilere bağlı olarak günlük çekiş miktarını sınırlıyordu.
BOTAŞ fabrikalara, organize sanayilere GAZI kısıyordu. Dolayısıyla ÜRETİM de düşüyordu.
Panik başlıyordu. Cevapsız sorular çoğalıyordu.
Doğaldı... BOTAŞ pek tabii olarak kısıtlama kararının gerekçesini kış nedeniyle talebin artması ile yurt dışı tedarikçilerin kesintilerine dayandırıyordu. Acaba gerçek bu muydu? Ve açıklandığı gibi kriz 10 gün içinde çözülecek miydi?
Yaşanılacak sıkıntı sadece 10 gün ile mi sınırlıydı?
Devam...
GAZ üzerinden İRAN'la ilgili bir sıkıntı yaşanıyor ancak kimse nedenini doğrudan açıklamıyordu.
Yine aynı periyotta yani DOĞU AKDENİZ'deki kulvar değişiminden sonra KABİNE DEĞİŞİKLİĞİ İDDİALARI GÜNDEME GELİYORDU.
Bazı kesimler özellikle Dışişleri Bakanlığı'nı hedefe konuyordu... Mevlüt Çavuşoğlu üzerinden bir fırtına koparılmak isteniyordu... Bütün bunlardan bir gün önce ise Türk medyasında pek fazla yer bulmayan bir ziyaret gerçekleşiyordu. Belki de EKONOMİK sonuçların SİYASİ nedenini gösteren ders gibi bir gelişmeydi bu!
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, KREMLİN SARAYI'nda İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'yi ağırladı. Basına yapılan açıklamada "Nükleer çalışmalar, Afganistan'daki son durum ve bölgesel konular ele alındı" denildi. Böyle yapılırdı.
Bunda şaşılacak bir şey de yoktu... Ancak bir fotoğraf sızdırılıyor ve işin rengi tamamen değişiyordu.
İran Cumhurbaşkanı Reisi, Kremlin'de seccadesini seriyor ve akşam namazını kılıyordu. KREMLİN de bu fotoğrafları servis ediyor dünya ile paylaşıyordu...
Suriye'de 34 askerimizin şehit edildiği Mart 2020'deki saldırıdan sonra Kremlin'e giden Erdoğan ve ekibi kapıda dakikalarca bekletilirken RUSYA şimdi İRAN DEVLET BAŞKANI'NIN fotoğrafını servis ederek başka bir frekansa geçildiğini ilan eder gibi davranıyordu...
Bu fotoğraf servisinden sonra bizler İSRAİL CUMHURBAŞKANI'NIN TÜRKİYE ZİYARETİNİ, KAHRAMANMARAŞ'TAKİ BORU HATTINDAKİ PATLAMAYI, BOTAŞ'IN GAZ KESİNTİSİNİ konuşuyorduk. Bu, tedarik zincirlerinin koptuğu dönemde içten içe korkuyu körüklüyordu. Dışarıda ise sık sık RUSYAUKRAYNA GERİLİMİ, Türkiye'nin Kiev'e verdiği SİLAHLI İNSANSIZ HAVA ARAÇLARI üzerinden tartışılmaktaydı...
Bir de Erdoğan'ın hiç unutmadığım bir sözü vardı. Türkiye'yi kendi gazıyla buluşturan Erdoğan "Bütün, yaptırımlara, tehditlerle, şantajlara, engelleme çabalarına rağmen sondajı yapıp gazı bulduk ve çıkarttık...
Hiçbirine eyvallah etmedik" diyordu! Bizi kim tehdit ediyordu? Bilmiyorduk!
ABD'nin dümen kırmasıyla DOĞU AKDENİZ'de AVRUPA'yı yakından ilgilendiren bir konuda Türkiye BAŞROL oluyordu.
Bu bir ANLAMDA AVRUPA'yı GAZLA kontrol eden RUSYA'nın yanına TÜRKİYE'nin de gelmesi demekti! Bunu "DENGE ANKARA lehine döndü" diye de okuyabilirdik... Bundan rahatsız olanların olması doğaldı. Acaba şimdi yaşanan GAZ SANCISININ nedeni bu olabilir miydi?
Türkiye, KATAR GAZINI taşıyacakken, boru hattının geçmesi düşünülen SURİYE yüksek tonda karıştırılıyor, iç savaşa sürükleniyor, bölge ateş topuna dönüyordu.
Bunları hatırlayan hafızalar da son gelişmeleri doğal olarak aynı pencereden değerlendiriyordu... Son 6 günde olanları üst üste koyunca böyle bir sonuca varmak akla çok uzak değildi... Ne dersiniz...