Ergün Diler

ERGÜN DİLER

Tarihi 28 Kasım 2020

Takım oyunu

Katar'la ilgili geçmişte çok yazdım. Şimdi yine gündem. Ancak "ÜLKENİN TAMAMINI KATAR'A VERECEKLER" diyerek itiraz edenler görülmesi gereken tabloyu anlatmıyor. İdeolojik karşı çıkıştan öteye geçen bir şey yok. Oysa anlatmak, açıklamak ve gerekçe sunmak siyasetin görevi. İtiraz edenler anlatmadığına göre perdeyi aralamak bize düşüyor yine...

Mesela CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Borsa İstanbul'un hisselerinin satılmasına tepki gösterdi ve şunları söyledi: Borsa İstanbul'un yüzde 10'unu kaça sattınız, bilinmiyor. Ne oluyor bu Katar aşkı? Yarın öbür gün Saray'ın yarısını sattık Katarlılar'a derse kimse şaşırmasın... Kılıçdaroğlu tamamen SLOGANLARLA olayı geçiştiriyordu. Perde gerisinde ne olduğu ile ilgili tek cümle etmiyordu...

Açalım biraz...

Katar sadece Türkiye'de yatırım yapan bir büyük oyuncu değil... Bu ayrı bir yazı konusu ama Avrupa'dan ABD'ye, Rusya'dan Çin'e kadar her yerde var. Körfez'in büyük ve akıllı oyuncusu yani... Mesela, geçtiğimiz aylarda KATAR'ın LNG şirketi Qatargas, Çin'li PetroChina ile 22 yıllık doğalgaz anlaşması imzaladı. Dünyanın en büyük gemi yapımcısı olan China State Shipbuilding Corp, Katar'ın ulusal petrol şirketi Qatar Petroleum ile 2.8 milyar dolarlık bir projede yan yana oldu. Çin ile Katar arasında haftalık uçuş sayısı 11'e çıktı... Bu rakam 2018'de sadece 2 uçuştu. Anlayın yani...

Katar, Borsa İstanbul'un yüzde 10'luk payını satın aldı diye kıyamet kopartılıyor. Bu adımdan sonra Türkiye Varlık Fonu'nun Borsa İstanbul'daki payı yüzde 80.6'ya düştü. 2015 yılında Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası ile Borsa İstanbul arasında stratejik ortaklık anlaşması imzalanmış, böylece Borsa İstanbul'un yüzde 10'luk payı AVRUPA'ya gitmişti. Ancak o gün kimse bunu "SAKINCALI" diye haber yapmamış, gündeme getirmemişti... 2019 yılında Halkbank'ın eski yöneticisi Hakan Atilla'nın Borsa İstanbul Genel Müdürü olarak atanmasının ardından AVRUPA payını satıp çıkmıştı...

Aynı KATAR aslında hayatımıza DOMİNANT olarak 2016 DARBE GİRİŞİMİNDEN sonra giriyordu... Bir süre sonra TÜRK ASKERİ KATAR'A gidiyor, oradaki ÜS'te yer tutuyordu. Bu dengeleri değiştiren bir durumdu. BATI hemen tepki verdi. Yakın bölgeyi kullandı. Suudi Arabistan, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır gibi ülkeler KATAR'A AMBARGO başlattı. Abluka için start verdi. Suudlar kanal kazıp KATAR'ı adaya dönüştürmek istedi... Yıl 2017'ydi... Peki KÖRFEZ ülkeleri KATAR'dan ne istiyordu? Listeye bakınca TÜRK ASKERİNİN KATAR'I TERKETMESİ, ÜSSÜN KAPATILMASI ve EL CEZİRE TELEVİZYONUNUN YAYINLARINA SON VERMESİ ilk göze çarpan maddelerdi... İran ile ilişkilerinin de bitmesi diğer bir şıktı!

Peki asıl kavga, asıl mesele neydi? CHP ve MUHALEFET neden KATAR'ı istemiyordu? Sıkıntının nedeni neydi? Cevap aranması gereken sorular bunlar...

Bunu anlamak için önce ASYA-PASİFİK bölgesine, sonra Washington'a bakmalıyız... Geçtiğimiz günlerde yani yaklaşık iki hafta önce 15 ülke uzaklarda bir anlaşmaya imza attı. 2012'de başlayan bu süreç yeni sonlandı. Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN), Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık (RCEP) modeline geçti. Geçme kararı aldı... Brunei, Kamboçya, Endonezya, Laos, Malezya, Myanmar, Filipinler, Singapur, Tayland, Vietnam, Avustralya, Japonya, Yeni Zelanda, Güney Kore ve Çin BİRLİK içinde yer alıyordu!

Geçtiğimiz yıl bu bölgenin önemli ülkesi olan HİNDİSTAN anlaşmadan çekiliyordu... Trump'ın HİNDİSTAN ziyaretini birkaç kez yazmıştım. Washington, Narendra Damodardas Modi'yi yanına alarak önemli bir oyuncuyu sahadan çekiyordu. Yaklaşık 2.1 milyar insan bu anlaşmanın içinde kalıyor, dünya ticaretinin YÜZDE 30'u da burada gerçekleşiyordu... Durum kabaca böyleydi...

Bu anlaşmayla yani RCEP'le Çin'in Asya-Pasifik bölgesindeki ekonomik hakimiyeti tamamen artıyor, ABD ve Avrupalı şirketler ise serbest ticaret bölgesinin dışında kalıyordu...

Zaten düğüm noktası da burasıydı...

Çin 15 ülkeyle ASYA-PASİFİK'te ellerini birleştiriyor, yönünü İPEK YOLU ile AVRUPA'ya, AFRİKA'ya çeviriyordu... ENERJİ kartını da KATAR'dan alarak BATI'ya doğru yöneliyordu... Katar'ı ablukaya alanlar yani ambargo başlatanlar ise KARŞI BLOK'ta yer alıyordu. Mısır, Suudi Arabistan, Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri... Pompeo zaten İSRAİL ile bu ülkeleri yan yana getirerek takımı kuruyordu. Aynı POMPEO İstanbul'a kadar gelip hiçbir yetkili ile görüşmeyerek de ANKARA'ya karşı alınacak tutumun ipuçlarını da veriyordu... Joe Biden'ın seçilmesi ve Beyaz Saray'da Trumpsız dönemin başlaması Washington-Ankara gerilimini artıracaktı. Daha önce de yazdığım gibi merkezde ALMANYA ve MERKEL olacaktı. Washington, Ankara'nın her konuyu MERKEL'le çözmesini isteyecekti. Zaten HAMBURG FİRKATEYNİ'nin Libya'ya insanı yardım götüren Türk gemisine baskını bu startın verildiğini gösteriyordu.

Önümüzdeki günlerde yapılacak olan AVRUPA BİRLİĞİ LİDERLER ZİRVESİ'nde Türkiye gizli manşetti. Daha önce arabulucu olma özelliği taşıyan Merkel, Biden'dan sonra renk değiştirmiş ve "YAPTIRIM" isteyen lider konumuna gelmişti... Belli ki AVRUPA ile TÜRKİYE arasındaki ilişkiler iyiden iyiye gerilecekti... Biden ve Merkel, MISIR-SUUDİ ARABİSTAN-BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ-BAHREYN gibi ülkeleri yanına alıp karşı blok olarak basınç uygulayacaktı... Yani ABD-AVRUPA-KÖRFEZ üzerimize gelecekti... TAKIMLAR, KAMPLAR BELLİYDİ...

Bu nedenle Washington-Berlin hattına yakın muhalefet aynı DİL üzerinden gelecekti. Aynı tepkileri verecekti. Bu nedenle KEMAL KILIÇDAROĞLU'nun "NE OLUYOR BU KATAR AŞKI?" sorusunun cevabı bir BLOK'un sözüydü. Türkiye ve dünya üzerinde bir yankıydı bu... İmamoğlu'nun KANALİSTANBUL'a karşı çıkışı da İKLİM ve ŞEHİRCİLİK tabanlı olsa da arka planda Türkiye'nin ASYA-PASİFİK anlayışıyla bütünleşmemesi içindi... İtirazın altında yatan gerçek buydu! Kılıçdaroğlu KATAR'a karşı çıkarak aslında Başkan Erdoğan'ın uzaklara açılmasına itiraz ediyordu...

ASYA-PASİFİK anlayışının BATI'ya geçişini önlemek amacıyla şu an ABD'de bazıları İran'a bombardıman için startı vermiş durumda. ÇİN'i şaşırtmak, yürüyüşünü budamak için İRAN'ı kurban edebilirler. Türkiye'yi de etkileyecek bu atak için hazırlıklar tamamlanmış durumda. Trump gitmeden önce böyle bir adım atabilir. Hiç uzak değil. Dünyanın çatısındaki gerilim medyaya yansımadığı kadar fazla. Finansal operasyonla TÜRKİYE'nin kapısına dayanacak olanlardan önce gelen KATAR'dı... ÇİN'den İngiltere'ye kadar uzanan hatta büyük ve etkili oyuncu olan KATAR KARŞI TARAFA TÜRKİYE'nin yanında olduğunu gösteriyordu. Buna itiraz hem dışarıdan hem içeriden geliyordu. Gelecekti de... AVRUPA yakında bunu daha da sertleştirecek gibi... Türkiye de hazırlığını yapmakta. ÇİN AŞISINDAN KANAL İSTANBUL'a kadar olan tartışmaların asıl nedeni bu! İSİMLER değil KAMPLAR ve takımlar önemli... BATI bu nedenle BAŞKAN ERDOĞAN'ı MHP'den uzaklaştırmak için gelecek. Çin'i durdurmak için gelecek. Türkiye'yi DOĞU'dan esecek rüzgarlara kapatmak için gelecek...

KATAR asla sadece KATAR değil yani...

Siyasete de böyle bakın... Söylenenlere değil söylenmeyenlere odaklanın...