Göz kamaştıran bir diplomasi trafiği yaşıyoruz. Liderlerin biri geliyor, diğeri gidiyor. Dünyanın bir numaralı küresel gücü Amerikan'ın gizli Başkan'ı Biden, İstanbul'a geldi, gitti. Vatikan-
Papa Ankara'ya geliyor, Rusya lideri Putin haftaya Ankara'da olacak. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın bir ayağı Asya'da, diğer ayağı Afrika'da. Başbakan Ahmet Davutoğlu, Avustrulya'dan geliyor, Irak'a geçiyor. Haftaya Yunanistan'a gidiyor. GÖZ KAMAŞTIRAN DİPLOMASİ-
NİN ŞİFRESİ ŞUDUR:21 İNCİ YÜZYILIN MERKEZ ÜLKESİ YENİ TÜRKİYE'DİR.
Hem pazar hem de enerji alanlarında Doğu Avrupa'dan (Balkanlar'dan) başlayarak Hazar'a kadar etkisini artıran Türkiye'nin parlayışıdır.Yeni Türkiye'nin 789 bin kilometrelik toprakları ötesinde yükselen bölgesel etkinliğidir.
Bu gelişmeleri,dünyaya 100 yıldan beri yön veren bir stratejik teori bağlamında değerlendirelim: İngiliz Prof. Sir Halford John Mackinder'in 20'inci Yüzyıl başında 1904'te yayınladığı ve halen uygulamada olan teorisi şöyle: "Asya, Avrupa ve Afrika, 'Dünya adası'nı oluşturur. Bu bölgenin ortası 'Heartland-Kalpgah'tır. Kalpgah'ı 'Almanya-Avrupa - Asya kıtasındaki Türkiye- Çin' çerçeveliyor." Yani, tam ortada Türkiye coğrafyası yer alıyor. Bu teoriye göre, Doğu Avrupa-Ortadoğu hattına (Ukrayna- Türkiye-Mısır) hakim olan merkez bölgesini kontrol eder, merkez bölgesine hakim olan dünya adasını kontrol eder.
1900'den-2000'lere kadar, İngiliz-Fransızlar, 'Hasta Adam' formülasyonuyla Osmanlı İmparatorluğu'nu parçaladı. Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti'ni kontrol etti, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra NATO'ya alarak, Türkiye'yi kontrol etmeyi sürdürdü. 2001'de durum değişti (Ah petrol/gaz ah)!
Yeniden Türkiye
2000'lerde Amerika-İngiltere, Afganistan ve Irak işgaline başlayınca, Türkiye'nin jeostratejik konumu tekrar gözde oldu.
Mackinder'in kara hakimiyet teorisine göre bu sefer Yeni Türkiye harekete geçti. 2002'den itibaren, Tayyip Erdoğan liderliğindeki yeni iktidar yakın coğrafyaya yöneldi.
Erdoğan, İsrail'in kıskacını kırdı. Mursi ile beraber Doğu Akdeniz ve Ortadoğu'ya kilit atan Türkiye-Mısır hattını kurdu. Türkiye-
Kuzey Irak petrol/gaz anlaşması yapıldı.
Merkez ülke konumundaki Yeni Türkiye'nin Balkanlar, Kafkaslar ve Ortadoğu gibi yakın havzalarımızdaki etkinliğini pekiştirmesi, bu etkinlik ile siyasi ve ekonomik Hinterland kurma adımlarını atması, Batı Küresel Güçleri'nin derin planlarla üzerimize gelmesine yol açtı. Yahudi ortaklı dünya basınıyla psikolojik harekatı hızlandırdılar. Gezi ile kaos planlandı. 17-25 Aralık darbesinde Fethullah Gülen Cuntasını kullandı. MİT'i zafiyete sokan hamleler başlatıldı. Türk-Kürt ittifakını sağlayacak çözüm süreci sabote edilmeye başlandı.
Yapamadılar
Derin Batı, yapamadı, başaramadı.
Milli iradeye boyun eğdiremediler. Şimdi açmazdalar. ABD'nin gizli Başkanı Biden, onun için İstanbul'a geldi. Merkez Ülke Yeni Türkiye ile anlaşmaya çalışıyor. Başarırsa, 2016 yılında Başkan adayı olabilir. Dünyanın 2 numaralı Küresel Gücü'nün patronu Putin, Ankara'ya 10 Bakanıyla geliyor. Eğer Putin'in ziyareti ile somut bir adım atılırsa Doğu Avrupa'dan Ortadoğu'ya kadar tüm dengeler hızla değişir. Başta Amerika olmak üzere İngiltere-Almanya sıkışır.
Bunalır, korkuları bundan.... Ya, Tayyip Erdoğan-Ahmet Davutoğlu liderliğindeki yeni Türkiye ile anlaşacaklar. Sömürü ve talan planlarını bir kenara atacaklar. Merkez ülke Yeni Türkiye ile akıllı işbirliği yapacaklar.Ya da,Merkez ülke Yeni Türkiye'yi kaybedecekler... SONUÇ: Tayyip Erdoğan-Ahmet Davutoğlu liderliğindeki Yeni Türkiye stratejik oryantasyonunu, küreselleşme sürecinin getirdiği meydan okumalara cevap oluşturacak şekilde derinlik kazandırıyor.
Proaktif politika çerçevesinde gerçekleştirilecek nihai hedef; 2023'te tarihî derinliğimizle 'merkez' ülke Türkiye'yi potansiyeli ile orantılı bir küresel aktör haline getirmektir.
DURMAK YOK....