Aradan 13 yıl geçti. Başbakan Erdoğan, Libya Lideri Muammer Kaddafi ile aynı çadırda buluştu...
Erdoğan'a "devlet başkanı protokolü" uygulandı.
Kaddafi, konuğunu aynı çadırın önünde öperek karşıladı.
Erbakan'a giydiren Kaddafi, Erdoğan'a "Dış politikanızı takdir ediyorum" dedi. Afrika'da birlikte çalışma isteğini dile getirdi.
Yetmedi, daha da ileri gitti. Kaddafi, Türkiye'yi lider bir ülke olarak gördüğünü açıkça ortaya koydu:
- İstanbul eskiden ortak başkentimizdi ve aynı ülkede yaşıyorduk. Şimdi neden olmasın?
Hadi bunlar söz diyelim...
Kaddafi, sözden başka adımlar da attı. İki ülke arasında karşılıklı olarak vize uygulaması kaldırıldı. Libya ile Türkiye arasında 30 yıldır çözülemeyen sorun çözüldü. Başbakan, bu gezisi ile Türk müteahhitlerin yıllardır bekleyen yaklaşık 700 milyon dolarlık alacağını tahsil etti.
Neden?
Çünkü, Türkiye ile ilgili algılamalar değişti!
Ortadoğu ve İslam dünyasında eskiden bir kutup olarak Mısır görülürdü. Batı dünyası da farklı davranmazdı. Yüzler hep Mısır'a çevrilirdi.
Bugün durum değişti. Herkes Türkiye'yi izliyor. İslam dünyası da batı da Ankara'ya bakıyor.
Türkiye, ciddi bir evrim geçiriyor. Siyaseten güçleniyor. Farklı bir konum ve farklı bir mevkiye doğru yol alıyor.
Libya Lideri Muammer Kaddafi de bunu gördüğü için Türkiye'ye dün olduğundan çok farklı davranıyor. Zaten şartların değiştiğini görmemek için de kör olmak gerek.
Ortadoğu yeniden şekillendi ve şekillenmeye de devam ediyor. Kuzey Irak'taki 3-5 yıl önceki söylemlerle bugünkü söylemler çok farklı.
Suriye'den yükselen sesler de 3-5 yıl öncesi ile aynı değil. Dünden bugüne büyük farklılıklar var.
Türkiye, son dönemde Rusya ile 20'ye yakın son derece önemli ve kapsamlı anlaşma imzaladı. İran'la kurulan ilişkiler ortada.
En önemlisi de batının verdiği destekle PKK'nın tasfiye süreci başlamış durumda.
Türkiye, artık eski Türkiye değil.
Bunu görmek gerekiyor!
ECEVİT HANGİ FİKİRLERİ BIRAKTI
Rahşan Ecevit'in gölgesi altında ve gazeteci Hulki Cevizoğlu'nun genel başkanlığında kurulan Demokratik Sol Halk Partisi, bilmem kaçıncı siyasi partimiz oldu.
Hulki Cevizoğlu da ilk açıklamasında "Ecevit'in ilkelerini hayata geçirmekten" bahsetti.
Ve tabii ki kafamız karıştı.
Bildiğim kadarı ile Hulki Cevizoğlu, AB'ye karşı bir isim. Bunu da her fırsatta ortaya koydu.
Bülent Ecevit ise, AB yolunda Türkiye'nin önündeki engelleri ortadan kaldıran bir isimdi.
Biz, AB'ye tam üyelik için Özal döneminde müracaat ettik. Ancak, Özal'ın yaptığı bir dilekçe vermekten ibaretti.
AB yolundaki asıl adımlar, Ecevit'in Başbakanlığındaki DSP, MHP ve ANAP koalisyonu sırasında atıldı. Tam üyelik müzakereleri Ecevit ve Bahçeli ikilisi tarafından başlatıldı.
Merak ediyorum, Hulki Cevizoğlu, Ecevit'in yolunda nasıl yürüyecek? Daha döne kadar "kesinlikle karşıyım" dediği AB'ye DSHP Genel Başkanı olarak övgüler mi düzecek?
Gerçekten merak ediyorum!