ZAMAN zaman yaşadığımız orta ve yüksek şiddetteki sarsıntılar ve mevcut fay hatlarımız sebebiyle bir deprem ülkesinde yaşadığımızı tabii ki biliyorduk. Ancak, 6 Şubat 2023 Pazartesi sabahı 04.17'de Kahramanmaraş Pazarcık merkezli 7.7 ve 14.32'de yine Kahramanmaraş Elbistan merkezli 7.6 büyüklüğündeki depremlerle, acı gerçeğin bir kez daha net olarak farkına vardık. Peş peşe gerçekleşen iki büyük depremin 11 ilimizdeki 62 ilçe ve 10 binden fazla köyde ciddi yıkımlara ve can kayıplarına yol açtığı öğrenildiğinde, olayın büyüklüğü anlaşılmıştı.
Kahramanmaraş merkezli depremler, tarihte dünya çapında benzeri görülmemiş bir olaydı ve ülke olarak "asrın felaketi" ile karşı karşıya idik.
ULAŞIMA KIŞ ENGELİ
Deprem ve benzeri tabii afetlerde öncelikle illerin kendi kendilerine yetmelerinin beklendiği ve bir sıkıntı söz konusu olursa öncelikle çevre illerden yardım almaları gerektiği, bilinir. Ancak 6 Şubat depremlerinin, birbirlerine yardım etmeleri beklenen tüm bölge illerini vurması yanında, gerek depremin yollarda sebebiyet verdiği yıkım ve gerekse son derece ağır kış şartları sebebiyle ulaşım imkanları da son derecede kısıtlıydı.
Olayı öğrenir öğrenmez, bölgedeki valileri ve belediye başkanlarını telefonla arayarak bilgi alan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatlarıyla ilk andan itibaren bütün devlet imkânlarının seferber edildiği biliniyor. Devletin bütün kurum ve kuruluşlarının sahip oldukları arama-kurtarma, yardım ve destek imkanlarının süratle deprem bölgesine yönlendirildiği de.
Hiç vakit kaybedilmeden uluslararası yardım çağrısı da yapılmış; NATO ve Avrupa Birliği dâhil uluslararası yardım çağrısına cevap vererek süratle ülkemize intikal eden 90 ülkeden 11 bin 500'e yakın personele sahip profesyonel arama-kurtarma ekipleri de hızla sahaya dağıtılmıştı.
MORALLERİ BOZMAYA ÇALIŞTILAR
Bu, daha ilk anda toplamda 35 bin kişiyle dünyada daha önce eşi benzeri görülmemiş bir arama-kurtarma gücünün bir araya getirilmesiydi.
Sabah 04.17'de yaşanan felaketin ardından hızla harekete geçen devlet mekanizması yanında, bölgeye yakın ya da uzak coğrafyalardan insanımızın da karınca kararınca yardım faaliyetlerinde bulunmak niyetiyle bölgeye hareket etmesi, devlet millet kaynaşması denilen olgunun örneklerinden.
AFAD, Emniyet, Jandarma, MSB, UMKE, Ambulans Ekipleri, Yerel Güvenlik, Yerel Destek Ekipleri ve yaklaşık 4 bin gönüllü dahil olmak üzere, sahada görevlendirilen 270 binin üzerinde kamu görevlisi ve gönüllü yanında bireysel olarak gelenlerle yaklaşık yarım milyon insanın ilk günden itibaren depremzedelerin imdadına koştuğu da altı çizilmesi gereken hususlardan.
Asrın felaketinin ikinci yılına girilirken, başlangıçtan itibaren o süreçte nelerin yaşandığını özet olarak da olsa tekrar hatırlamakta ve konuya şaşı bakanları hatırlatmakta büyük fayda var. Depremlerin ardından insanımızın derdiyle dertlenip çare ve çözüm peşinde koşanlar yanında, başlangıçtan itibaren insanımızın kafasını karıştırıp morallerini bozmaya çalışanlar da olduğu, süreçten alınması gereken dersler arasında.
DEZENFORMASYON
Deprem sabahından itibaren bazı mihrakların başlattığı dezenformasyon sürecinde, 'Deprem bölgesinde arama kurtarma çalışması yapılmadığı' 'deprem sonrası Malatya'da Kızılay Bölge Kan Merkezi'nin yıkıldığı', 'Sakarya'da 5.5 büyüklüğünde deprem meydana geldiği', 'AFAD'ın akşam saatlerinde 8.5 şiddetinde deprem beklendiğini açıkladığı' ve 'arama kurtarma çalışmalarında TSK'nın devreye girmediği' gibi iddialar havada uçuşmaya başlamıştı. İkinci yıla girerken öncelikle vurgulanması gereken temel husus, deprem dolayısıyla evlerini barklarını kaybeden ve önce çadırlarda sonrasında konteynerlerde misafir edilen insanımızın önemli bir kısmının artık kalıcı konutlara yerleştikleri.
İkinci yıl dolarken, 200 bini aşkın kalıcı konutun sahiplerine teslim edildiği ve inşaatları hızla devam eden diğer konutların da 2025 sonuna kadar tamamlanarak, toplamda 452 bin 983 bağımsız birimin tesliminin tamamlanacağı gerçeği, asrın felaketi karşısında devlet millet iş birliği ile aldığımız mesafenin önemini gösteriyor.
Tıpkı 6 Şubat 2023'te meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerin tarihte benzeri az görüldüğü gibi, bu kadar büyük bir felaketin üstesinden gelmek ve mağdurların yaralarını sarmak konusunda ülkemizin gösterdiği çabanın da benzersiz olduğunu vurgulamak önemli.

ŞEHİRLER YENİDEN CANLANDIRILDI
Deprem bölgesine yolu düşen birçok yabancının altını çizerek söylemek ihtiyacı hissettikleri 'böyle bir yıkım bizde yaşansaydı, üstesinden gelemezdik' sözü de bunu anlatıyor.
Depremin yıktığı bölgede başından beri sürdürülen çalışmaların, oldukça kompleks bir şekilde sürdürüldüğü ve bir yanan acil ihtiyaçlar giderilirken bir yandan da şehirlerimizin tekrar eski güzel günlerine dönmesini sağlayacak adımların atıldığı da vurgulanması gereken temel hususlardan. Bu, sadece konutlar, işyerleri, kamu binaları ve hastaneler gibi yerler inşa etmekle yetinilmediği şehirlerin tekrar ayağa kalkması, yani ihya olmalarını sağlayacak türden akla gelebilecek her türlü çalışmaların da koordineli bir şekilde sürdürüldüğü demek. Bu açıdan baktığımızda, asrın felaketinin ardından bölgede sürdürülen faaliyetlere, Hatay Valimiz Mustafa Masatlı'nın deyimiyle 'Dünyanın en büyük iyileştirme operasyonu' demek gerekli oluyor.
İletişim Başkanlığı'nın asrın felaketinin ikinci yılı vesilesiyle yerli ve yabanı medya mensupları için düzenlediği gezide Adıyaman, Kahramanmaraş ve Hatay'da gördüklerimizin özeti, iki yıl önce adeta bir virane halindeki şehirlerimizin artık ayağa kalktıkları ve tekrar eski canlılıklarına kavuşma konusunda ciddi mesafeler aldıkları. İnşaatı süren konutlar sebebiyle şehirlerimizin, ilçelerimizin ve köylerimizin bazı kesimleri birer şantiye görünümünde. Deprem bölgesinin tamamı için söylenebilecek olan şey ise, buranın dünyanın en büyük şantiye alanlarından birisi olduğu.
Halen devam eden inşaatlar sebebiyle binlerce şantiye, gece gündüz demeden çalışan on binlerce insan söz konusu ve bütün çabaları yıl sonuna kadar hak sahiplerine evlerini yetiştirebilmek...
Önümüzdeki birkaç gün, deprem bölgesinde başından beri yaşananları sizleri sıkmayacak şekilde ana hatlarıyla aktarmaya ve böylelikle devlet ve millet kaynaşması sayesinde asrın felaketinin yaralarının nasıl sarıldığına ışık tutmaya çalışacağız...
YARIN: DEVLET MİLLET KAYNAŞMASI