Gazze'ye yönelik İsrail saldırıları için ilan edilen ve iki gün daha ilave edilen 'insani ara' sona eriyor. Bu aradan istifade ile sürdürülen rehine takası sırasında yaşananlar, Gazzelilerin kelimenin insan olduklarını, İsraillilerin insanlıkla hiç alakalarının kalmadığını gösterdi.
Hamas'ın serbest bıraktığı her bir rehineye karşılık İsrail tarafının üç Filistinli tutukluyu bırakması, takasın dikkat çeken yönlerinden. Hamas'ın rehineleri, Aksa Tufanı Harekatı'nda İsrail'den kaçırdığı kişilerden, İsrail'in rehinelerinin işgal altındaki bölgelerde keyfi olarak tutuklanan Filistinlilerden oluşması da ibretlik.
İnsani aranın tekrar uzatılıp uzatılmayacağı, meçhul. Esas mesele ise bundan sonra yaşanabilecekler. Öncelikli soru, İsrail'in hedef gözetmeksizin sürdürdüğü vahşi bombalamaların devam edip etmeyeceği.
Saldırılar sürecek olursa, Gazze'ye yönelik saldırıların İsrail'in kendini savunma hakkından kaynaklandığı yalanının bundan böyle de kullanılacağı, şüphesiz. Ancak, Siyonist zihniyetin emrindeki medya kuruluşları üç maymunu oynasa da, İsrail'in asıl hedefinin Gazze'yi Filistinlilerden boşaltmak olduğunun farkında olanların sayısında ciddi bir artış var.
İsrail Gazze'ye yönelik saldırılarını başlattığında, mümkün olduğu kadar kısa bir sürede burayı tümüyle boşaltmayı hesapladığı, kesin. Gazze'den uzaklaştırılan Filistinlilerle ilgili tartışmaların nasıl olsa bir süre sonra azalacağı ve ardından sıranın Gazze'ye göre daha kolay olan Batı Şeria'ya geleceği de İsrail'in hesapları arasındaydı belli ki.
İsrail ve uşaklarının hiç beklemedikleri oldu ve insanlık dışı bombardımanlarla can vermelerine rağmen Gazzeliler yurtlarını terk etmediler. Bunun en önemli sebebi de, eğer çıkarlarsa bir daha Gazze'ye geri dönemeyeceklerini çok iyi bilmeleri…
İsrail'in, 'kendini savunma hakkı ' bahanesini kanırtarak kullanmaya devam etmek niyetinde olduğu belli. Ancak, dünya kamuoyu, '7 Ekim öncesinde neler yaşandı?' sorusuyla başlayıp, 'İki Devletli Çözüm'den ne haber?', 'Yerleşimci dediğiniz Hırsızların durumu?', '1967 sınırlarına dönülecek mi?' gibi soruları sormaya başladı bile.
Filistin'de daha önce neler yaşandığı ile ilgili sorgulamaların, Filistinlilerin vatanlarından kovulması ve 1948'den itibaren yaşananlara kadar uzanması, kaçınılmaz… İsrail'in kendisini var eden Birleşmiş Milletler'in ve Güvenlik Konseyi'nin kararlarına uymama alışkanlığı da bu cümleden.
Sosyal medyadaki itibar kayıplarını telafi için X'in patronunu İsrail'de ağırlayanlar, büyünün artık bozulduğunun ve ne yaparlarsa yapsınlar, İsrail'in aşağılık bir katil olduğu gerçeğini zihinlerden silemeyeceklerinin herhalde farkındadırlar!..
İsrail'i yönetenler, yalanların yayılıp gerçeklerin saklanmasında eskisi kadar rahat olamayacak ve Filistin'i yutmayı asla başaramayacaklar!..
