Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 31 Temmuz 2022

Cahillik ya da kötü niyet!..

Bahar Kıraathanesinin sabah müdavimleri, bir eksikle yerlerini almış, İhsan'ın getirdiği çaylar eşliğinde hal hatır sorma faslına başlamışlardı. Az sonra, Selim de selam vererek yanlarına oturdu. İhsan, çayını verdikten sonra Selim'e takıldı:

- Sen herkesten önce gelirdin ama bugün geciktin, hayırdır!..

- Hayırdır tabii. İstanbul'dan akşam arabayla geldiğim için uykuyu biraz fazla kaçırdım…

-Yollar kalabalıktı herhalde. Körfez'i mi dolaştın, feribotla mı geçtin?.. Selim, kızgın bir ifadeyle cevap verdi:

- Hayır, bu sefer paraya kıyıp Osmangazi Köprüsü'nü kullandım!.. Feribotla geçecektim ama sapacağım yeri geçince, Körfez'i dolanmayı göze alamayıp köprüye girdim… Selim'in Osmangazi Köprüsü'nü pek kullanmadığını bilen arkadaşları, gülümsediler. Mustafa biraz da takılmak için söze karıştı:

- İyi olmuş, daha az yorulmuşsundur…

- Orası öyle, ama pahalı be birader!.. Hani bedava olsun demiyoruz ama biraz daha ucuz olsaydı keşke… Gülümseyerek arkadaşını dinleyen Remzi:

- Köprüye dünyanın parasını harcadı adamlar, karşılığını alacaklar. Hem alternatifler de var. Körfez'i dolaşabilir ya da feribotla geçebilirdin... Selim'in mutsuz bakışlarını görünce sözlerini sürdürdü:

- Yüz seksen dört buçuk lirası köprü olmak üzere sonraki kısa yolla beraber yüz doksan küsur lira ödedin… Pahalı gibi. Ama yol Körfez'e göre 80 kilometre kısa. Körfez yolundaki dur kalklar hesaba katılırsa, yakıt fiyatına geliyor neredeyse. Rahatlığı ve çabukluğu da yanına kar... Selim yine de mutmain olmamıştı:

- Belki haklısın. Ama birilerinin 'kullanmadığımız köprülere ve yollara para ödüyoruz' demeleri de kafama takılıyor galiba…

- Kullanmadığımız ve kullanmayacağımız birçok hizmete para ödüyoruz, doğru. Biz bir milletiz çünkü. Devlet ülkenin her yerine yol, tünel, köprü, hastane gibi yatırımlar yapıyor. Bunların hepsini bizzat kullanıyor muyuz ki?..

İstanbul'dan Yalova'ya geçmek için Körfez yolu, feribot ya da Osmangazi Köprüsü tercihleri ve maliyetlerini düşünürlerken, kıraathanenin yeni müdavimlerinden Faruk Bey'in geldiğini gördüler. Faruk Bey, onlara selam vererek başka bir masaya oturdu ve çayını söyleyip, gazetelerine göz atmaya başladı…

Faruk Bey'in çayını veren İhsan, arkadaşlarının yanına gelerek kısık bir sesle:

- Arkadaşlar, Osmangazi köprüsü, İzmir Otoyolu ve benzeri konularda, bizim Selim gibi kafamızı şişiren çok. Gelin bu hususta Faruk Bey'in görüşlerini alalım. Pek tanımıyoruz, ama sürekli bir sürü gazete okuduğuna göre söyleyecek bir şeyleri vardır…

Arkadaşları, bu teklif üzerine biraz düşündükten sonra ikna olmuş gibi İhsan'a baktılar. İhsan, Faruk Bey'in yanına giderek:

- Rahatsız ediyorum ama bizim kafamıza takılan bazı şeyler var. Mümkünse bu konularda sizinle konuşup fikrinizi almak istiyoruz, ne dersiniz? diye sordu… İhsan'ın bu sözleri üzerine şaşıran Faruk Bey, biraz düşündükten sonra:

- Neden olmasın. Aklım erdiğince bildiğim hususları aktarırım tabii. Buyurun, benim masaya gelin ve konuşalım…

Masaya yerleştiklerinde, İhsan kendisini ve arkadaşlarını tanıttı:

- Ben İhsan, acizane buranın emanetçisi. Arkadaşlarım Mehmet, Remzi, Selim ve Mustafa. Genellikle sabahları buluşur, muhabbet ederiz. Sizi de sadece emekli memur Faruk Bey olarak biliyoruz… Faruk Bey gülümseyerek:

-Memnun oldum. İsmim Faruk Arifoğlu. Memur emeklisiyim. İstanbul'da oturuyorum. Burada sezonluk bir ev kiraladım. Evet şimdi sizi dinleyelim… İlk sözü alan İhsan, öncelikle aralarında tartıştıkları konuyu sordu:

- Osmangazi Köprüsü ve benzeri yatırımların pahalıya mal oldukları, insanların kullanmadıkları köprü ve yollara para ödediği ve benzeri sözler ediliyor. Bununla başlasak…

- Önemli bir konu… Yavuz sultan selim Köprüsü, Avrasya Tüneli, Kuzey Marmara Otoyolu, İstanbul Havalimanı gibi Osmangazi Köprüsü ve İzmir Otoyolu da 'Yap İşlet Devret' usulü ile yapıldı. Bu, başta ABD, bütün devletlerin büyük yatırımlar için başvurdukları bir yol... Selim bir şey soracakmış gibi hareketlendi, ama soru gelmeyince Faruk Bey devam etti:

- Osmangazi Köprüsü ve Otoyol, İstanbul-İzmir arasını 515 kilometreden 426 kilometreye, 8-9 saatlik seyahat süresini 3,5-4 saate düşürme yanında, enerji ve zaman gibi toplamı 3 milyar doları aşan çeşitli avantajları olan bir proje. Maliyeti yaklaşık 7 milyar dolar olan projede, otoyol 2030'da ve Osmangazi Köprüsü de 2035'de devlete geçecek. Bu süre için yüklenici konsorsiyuma yapım, bakım, işletme ve finans bedeli olarak 12 milyar 900 milyon dolar garanti edildi… Selim, tam yeridir diye düşünerek sordu:

- Faruk Bey, devlet kendisi yapamaz mıydı bu projeyi?..

- Yapardı tabii. Ama başka harcamaları kısar ya da borçlanırdı. Bu yolla, finansı yükleniciler buldukları için devlet başka hizmetlerine kaynak ayırabiliyor… İstanbul Havalimanı mesela. Devletten kuruş para çıkmadan yapılan bu proje, salgın döneminde bile uçuş garantisi aşıldığı için gelir getirmeye başladı. Üstelik her yıl 1 milyar Avro da kira bedeli alıyoruz… Bu defa soru İhsan'dan geldi:

- Bunların daha pahalıya mal olduğu şeklindeki iddialar doğru mu?..

- Bu tür büyük projeleri kamu yaparsa daha uzun sürer ve tecrübelere göre çoğu zaman daha pahalıya mal olur. Bu tür yatırımlarla ilgili laf eden çoktur. Ama temel mantık, bir anlamda devletin taksitle mal sahibi olması gibidir. Maliyet, ödeme süresi, bakım ve işletme giderleri de düşünülerek hesap yapıldığında, rakamların makul olduğu anlaşılır… İhsan kafasına takılan bir hususu sordu:

- Büyük ihalelerin hep aynı şirketlere verildiği doğru mu?

- Birileri 'beşli çete' diye gürültü çıkarıyor. Ama ihalelere giren bin üç yüz, büyük ihalelere giren otuz civarında firma söz konusu. Bunlar arasında yönetim kurulu başkanı CHP milletvekili olanı bile var. Kaldı ki bunlar dünyanın her tarafında büyük ihaleler alan firmalar… İhsan tekrar sözü aldı:

- Osmangazi Köprüsü'nün garanti geçişlerini karşılamadığı iddiaları var…

- Kovid salgınının ilk aylarında bazı sıkıntılar yaşansa da şu anda günlük geçiş garanti edilen 40 bin rakamının çok üzerinde. İzmir Otobanı'nda da garanti edilenin iki misline yaklaşıldı… İşin bir başka yönü de şu: Bu tür projelerde hiç geçiş olmaması ihtimali bile düşünülür ve hesaplar buna göre yapılır. Yani hiç geçiş olmasa bile ödenecek bedel sahip olunacak eserin karşılığı olarak düşünülür… Faruk Bey biraz düşündükten sonra sözlerine devam etti:

-Sizinle sohbet çok güzel. Umarım faydası da olmuştur. Bir süre buralardayım ve fırsat buldukça yine sohbet ederiz inşallah. Ancak, hanım beklediği için kalkmam gerek. Birkaç cümle daha edip müsaadenizi alayım, diyerek devam etti:

- Yap İşlet Devret (YİD) ya da diğer adı olan Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) ile Türkiye büyük altyapı projeleri gerçekleştirildi. Salgın şartları ve bu arada mesela 17 Mart 1915 Çanakkale Köprüsü gibi yeni yapılanlar sebebiyle Hazine birtakım katkılar sağlasa da kısa süre sonra devletin buralardan para kazanmaya başlayacağı ve teslim alındıklarında ciddi bir gelir kalemine kavuşacağı biliniyor. Bu sistemle alakalı eleştirilerin bir kısmı bilgisizlikten kaynaklansa da çoğunun kasıtlı olarak yapıldığı bir gerçek. Bunlara sahip olmamızı istemeyen dış mihraklar da bu olumsuz yorumlarda ciddi pay sahibi… Siz siz olun, iddiaları tabii ki dinleyin ama araştırmadan fikir sahibi olmayın…