Yurdumuzun hemen her tarafına yayılmış 324 Organize Sanayi Bölgesi'ndeki 55 bin sanayi parselinde 60 bin fabrikada üretim yapılıyorken, hala Türkiye'nin herhangi bir şey yapamadığını iddia edenlere dikkat etmelisiniz.
Diğer hizmetleri bir yana, 2002 sonunda 192 olan Organize Sanayi Bölgesi sayısını 2020'de 324'e çıkaran ve buralardaki istihdamı da 425 binden 1 milyon 976 bine yükselten bir iktidar tarafından yönetiliyoruz.
CHP Genel Başkanı çıkıp da sadece OSB'lerdeki fabrika sayısını 60 bine çıkaran AK Parti'ye, '18 yılda ne yaptınız, bir fabrika bile açmadınız' diyebiliyorsa, kendisine karşı dikkatli olmalısınız…
Bahsi geçen 18 yılda gittikçe yükselen ihracatımızda orta-ileri teknoloji ürünleri payının arttığı, açık bir gerçek. Makine ve teçhizatın ihracatımızdaki payının yüzde 5,8'den 9,8'e, motorlu kara taşıtları payının yüzde 10'dan 13,9'a yükselmesi, bunun göstergelerinden.
Kovid-19 salgını dönemindeyiz. Dünyanın çeşitli ülkelerindeki vatandaşlarımızın çoğunun, yaşadıkları 'gelişmiş' ülkelerin salgın politikaları sebebiyle Türkiye'ye döndüklerini, hepimiz biliyoruz.
Dolayısıyla birileri çıkıp da, 'bu ülkede yaşayanların çoğu yurtdışına çıkmayı istiyor' şeklinde sallıyorsa, dikkatli olmalısınız.
Salgın sebebiyle gelişmiş ülkelerde sanayi üretimi gerilerken ülkemizde artması da, sevindirici. Bunu bildikleri halde çeşitli yalanlarla kafa karıştırmak isteyenlere karşı da uyanık olunmalı.
Ülkemizdeki güzel gelişmelere sevinmeyip üzülen ve bir şekilde idareyi ele geçirip bunlara son vermek için kıvrananların varlığı, anlaşılmaz gibi gelse de, vakıa…
Yapılanı yeter görmeyip daha fazlasını istemesi gerekirken, olanları yok sayıp itibarsızlaştırmaya ve başkalarının yapılmasını engellemeye çalışan bir muhalefetimiz var, maalesef.
Hülasa: Nelerimiz olduğuna ve daha iyilerine nasıl kavuşabileceğimize kafa yormalı ve gereklerini de yapmalıyız…
NEREDEN NEREYE!..
Bugün Cenab-ı Hakk'ın rahmetine tevdi edilen muhterem M. Emin Saraç Hocaefendi'ye rahmetler diliyorum.
Vaktiyle yaşananlara ve kötüsü gelirse yaşanabilecek olanlara ışık tutması maksadıyla, Merhum Hocaefendi'nin hatıralarından bir cümle aktaralım:
"İnönü devrinde korkunç bir baskı vardı. Kur'an hadimi olan babam Mustafa Efendi, bize Kur'an okuttuğu için mahkemeye çağrılmış ve 'evet, çocuklarıma Kur'an okutuyorum' deyince, 6 ay hapse mahkum olmuştu…"
