Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 1 Mart 2020

Ah bu çatlak sesler…

Türkiye Suriye'deki gelişmelere sessiz kalsa ve hele dış güçlerin bu ülkenin geleceğine yönelik hesaplarına yardımcı olsa, dışarıdan ve içeriden algı operasyonlarına maruz kalmazdık.

Ancak, ülkenin kuzeyinde bir terör koridoru oluşturma niyetinden tutun, mülteci olmaya zorlanan nüfusun büyük bir kısmını barındırmak zorunda kalmamıza kadar, Suriye'de olup bitenler Türkiye'yi çok yakından ilgilendiriyor.

Bölge ve Suriye ile ilgili hesaplar yapılırken, muhtemelen 'etkisiz eleman' olacağı hayal edilen Türkiye, bu ülkedeki gelişmeleri bir beka meselesi olarak görünce, birilerinin hayalleri suya düştü. Yaşadıklarımız bununla ilgili…

Ülkenin kuzeyinde oluşturmayı hayal ettikleri terör koridoru ile Türkiye'nin Ortadoğu ile bağlantısını kesmek isteyenler, alternatif bir enerji hattı oluşturma yanında, İsrail'i de mümkün olduğu kadar rahata erdirmek istiyorlar. Ancak Türkiye'nin burnunun dibinde bir terör koridoruna tahammülü yok…

Sadece ABD değil, Suriye üzerinden Akdeniz'e ulaşma hesabı yapan Rusya ve İran da, rejimin arzu ettiği gibi davranıyor ve ülkedeki demografik oyunları desteklemekle yetinmeyip, katliamlara da yardımcı oluyorlar.

İç çatışmaların başlangıcından beri nerdeyse yarısında fazlasının mülteci konumuna getirilmiş nüfusun kalanlarının bir kısmını da göçe zorlamak niyetinde olduğu belli olan Suriye rejiminin İdlip'e ısrarla saldırması ve mutabakatlara rağmen Rusya ve İran'ın utanç verici destekleri, bunun göstergesi.

Suriye ve diğer bölge ülkelerinin geleceği ile ilgili oldukça dikkat çekici düşünceleri olan dış mihraklar, Türkiye'nin kararlı tutumunu terk etmesini sağlayabilmek için yapmadıklarını bırakmıyorlar.

Ancak, gelişmeler bekamızı tehdit eden özellikler arz ettiği için, mesele eninde sonunda memleket meselesi haline gelmiş durumda. Eh, o zaman da kalan her şey teferruat...

'BEŞİNCİ KOL'!..
Ülkemizin BM'ninkiler başta olmak üzere bilinen bütün kurallara ve teamüllere uygun hareket etmesi,
gelişmelerin en çok dikkat çeken yönlerinden.

Kendileri uymadıkları halde, Türkiye'nin uluslararası kuralları çiğnemesi halinde ortalığı velveleye verebilecek olanlardan tek ses bile çıkmıyor nerdeyse. Çünkü haklıyız…

Uluslararası kuralları görmezden gelerek menfaatlerinin gerektirdiği her türlü adımı atmaktan çekinmeyenler de, güçlü silahlı kuvvetleri sayesinde masada savunduğu doğruların sahada uygulanması için gerekenleri çekinmeden yapan bir Türkiye ile karşı karşıya kalıyorlar.

Savunma sanayiinde son yıllarda sağlanan büyük gelişmeler, Türkiye'yi gerektiğinde kendi göbeğini kendisi keser hale getirmiş durumda. Bu da, birilerinin ellerini kollarını ciddi şekilde bağlıyor.

Olup bitenlerin en hassas taraflarından birisi ise, dış mihrakların ülkemizle ilgili algı operasyonlarına içeriden sağlanan ciddi destek…

Doğruları söylemekle kalmayıp, haklılık yanında güçlü olmanın sağladığı imkanlarla bölge ve Suriye üzerinden yapılmaya çalışılan hesapları bozan ülkemizin, dış mihraklarca oluşturulan algılara ek olarak içeriden yükselen muhalif seslerin de hedefi olması, işin ve vahim yönlerinden.

İdlip'te 33 askerimizin şehit edilmesi ile ilgili olarak, sosyal medyada ve belli başlı bazı yayın organlarında çıkan akla ziyan haber ve yorumlar, içimizdeki çatlak seslerin alabildiğine pervasız bir hale geldiklerinin göstergesi…

Objektiflikle zerre kadar alakaları olmayıp, Rusya ve Suriye adına Beşinci Kol Faaliyeti yapan çatlak ses sahipleri, bundan gocunmuyorlar da…

Yöneticilerimizin daha fazla ilgisini istiyorlar anlaşılan…