Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 29 Mayıs 2019

Kimi sevindirecek kimi üzeceksin?

Bağcılar Belediyesi'nin bu yıl 24.'sünü düzenlediği Ramazan etkinlikleri alanında Mardin Artuklu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Ağırakça'yı dinlerken, belki bütün dinleyenler gibi bir sözüne ben de dikkat kesiliyorum.

23 Haziran'da yapılacak seçimin sadece İstanbul ya da Türkiye açısından değil, İslam Alemi için de büyük bir önem taşıdığına dikkat çekiyor Ağırakça ve "31 Mart'ta İslam düşmanlarının sevindiğini" vurgulayıp şunu söylüyor: : "23 Haziran'da, ya 31 Mart'ta sevinenleri tekrar sevindirip İslam dünyasını üzecek; ya da İslam ümmetini ve Türkiye halkını sevindirip bu adamların üzülmesini sağlayacağız..."

Yenilenecek İBB Başkanlığı seçiminin, sadece Türkiye'de değil geniş bir coğrafyada üzüntü ya da sevinç doğuracak olması, ilk bakışta iddialı bir yorum gibi gözükebilir. Ama işin gerçeği bu.

31 Mart Seçimlerinde İstanbul'da alındığı söylenen netice sebebiyle, ülkemize pek de dostane duygular beslemeyen coğrafyalarda sevinç naraları atılırken, bizi sevgiyle takip ettikleri bilinen coğrafyalarda ise hüzün hakim olmuştu, malum.

Altı çizilmesi gereken hususlardan birisi de, üzüntünün sadece İslam dünyasına has olmaması. Türkiye'nin kendi ayakları üzerinde durabilme mücadelesini heyecanla izleyen değişik inançlara mensup mazlumlar da üzülenler arasındaydı çünkü.

Bu sebeple, Ağırakça'nın, "Hz. Peygamberin hadisinde yer alan kutsal şehri yanlış ellere bırakmayın" dedikten sonra, İstanbulluları Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın arkasında durmaya çağırması, oldukça önemli.

İstanbul dışındaki yerler her ne ise, ancak İBB Başkanlığı'nın kazanılması ya da kaybedilmesinin, sembolik bir önemi olduğu, hepimizce bilinen bir husus.

Türkiye'ye dostluklarından çok düşmanlıkları ile tanınan dış mihrakların İBB seçimlerini CHP adayının kazandığı haberine sevinmeleri yanında, seçimlerin iptal edilmesi sonrası iç işlerimize karışma boyutuna varan pervasız açıklamaları da bunu gösteriyor.

Hepimizin kaybı…

İçerdekiler ne ise ama, en azından dışarıdan estirilmeye çalışılan rüzgarlara bakanların, 23 Haziran'da yenilenecek seçimde ülkemize yönelik hesapları ile tanınan çevreleri sevindirmeyeceklerini umabiliriz.

31 Mart sonrası yaşanan gelişmeler, 23 Haziran'da yaşanabilecek bir zaafiyetin faturasının sadece bize düşman olanları sevindirmek ve dost olanları üzmekle sınırlı kalmayacağını da gösterdi zaten.

Mazbatasını alır almaz İBB'nin verilerini kopyalamaya çalışması ile dikkatleri üzerine çeken CHP adayının yüzündeki gülümseme maskesi de nerdeyse sıyrılmış durumda.

23 Haziran'da İstanbul seçimlerinin kaybedilmesinin, sadece bazı kesimlerin değil toplum olarak hepimizin kaybı manasına geleceği konusunda, özellikle de umdukları bazı şeylere kavuşamadıkları için küsen ya da kırılanların derin derin düşünmeleri gerek…

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı'nın dış mihraklarca desteklendiği açık olan bir zihniyetin eline geçmesi, hiç birimizin arzu etmediği yönde başka bazı gelişmelerin de yaşanması demek çünkü…

İyi olan, gelişmelerin müspet yönde olması ve 31 Mart'ta çeşitli sebeplerle oy kullanmayanların 23 Haziran'da sandıklara giderek yapmaları gerekeni yapacakları yönünde ciddi emarelerin mevcudiyeti.

Prof. Dr. Ahmet Ağırakça'nın sözlerini tekrarlayalım: "23 Haziran'da, ya 31 Mart'ta sevinenleri tekrar sevindirip İslam dünyasını üzecek; ya da İslam ümmetini ve Türkiye halkını sevindirip bu adamların üzülmesini sağlayacağız..."

23 Haziran'da kimi sevindireceğiniz ve kimi üzeceğiniz, sizin tercihiniz…