Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 17 Nisan 2019

“Biz yaptık, oldu”

Birileri demokrasiden nasıl ki kendilerinin dediklerinin geçerli olduğu bir sistemi anlıyorlarsa, seçim denildiğinde de, mutlaka ama mutlaka kendilerinin kazanması gereken bir yarışı anlıyorlar.

31 Mart seçimlerinde Büyükçekmece ve başka bazı ilçelerde seçimi şaibeli hale getiren işleri AK Partililer yapsaydı ortalığı ayağa kaldıracak olan CHP'liler, olup bitenlerin görmezden gelinmesi gerektiğini savunuyorlar. Netice olarak kendi işlerine yaramış çünkü.

Kaba inşaatı bitmek üzere olanlar ne ise ama henüz proje aşamasındaki binalara, ahırlara ve hatta kümeslere seçmen kaydı yapılmış olan Büyükçekmece, başka hemen her konuda ortalığı velveleye veren CHP'lilerin gündeminde yok.

Polisin evleri ziyaret ederek insanlara hangi partiye oy verdiklerini sorduğu yalanları da ellerinde patladı. Bulabildikleri tek şahit(!) ilçedeki adaylarının kardeşiydi.

Sürecin en garip taraflarından birisi de, birçok ilçede aslında orada bile olmaması gereken isimlerin sandık başkanı yapılmış olması konusunda CHP'lilerin seslerinin bile çıkmaması.

Maltepe'de oyların yeniden sayımı ile ilgili gelişmelerin mehter yürüyüşü gibi sürmesi de oldukça dikkat çekiciydi. Seçim Kanunu'nun ilgili hükümleri açıkça ortada iken, nerdeyse bütün dikkatlerin çevrildiği bu ilçede bile akla ziyan atraksiyonlar peşindeydi CHP'liler.

Çok arzu ettikleri mazbatayı alabilmek için buradaki sayımın sağlıklı bir şekilde bitmesi gerektiğini bilen CHP'lilerin yaptıkları, tedirginliklerinin uzantısıydı herhalde.

CHP'lilerin İstanbul'da sandıklara yönelik operasyonlarını, meydana çıksa bile bir şekilde gürültü kopararak tartışılmasını önleme hesabıyla yaptıkları anlaşılıyor.

ORGANİZE KÖTÜLÜK!..
İtirazların kabul edilmemesi, kabul edilmişse sayımların yarıda kesilmesi, sayım yapan sandık kurullarının sağlıklı bir şekilde çalışmasının önlenmesi gibi girişimler, her ne yaptılarsa bunların ortaya çıkmasını engellemek içindi.

CHP İBB adayı Ekrem İmamoğlu'nun medya sahibi ailelere yönelik tehditlerini de, seçimle ilgili tuhaf marifetlerin fazla tartışılmamasını temin cümlesinden sayabiliriz herhalde.

Sureta haktan gözüken bazı bildik isimlerin, olup bitenleri anlamamış gibi yaparak AK Parti'yi hakkını aramaktan vazgeçmeye çağıran açıklamalar yapmaları, konunun en dikkat çekici taraflarından birisi.

İlçe seçim kurulları, il seçim kurulu ve nihai olarak YSK'nın sorumluluğundaki bir süreçte, AK Parti'nin mağduriyetlerini giderme konusundaki girişimlerinin kesinlikle haklı olduğu, herkesin malumu.

Ancak, geleceğe yönelik değişik hesapları olan bu isimler, AK Parti'nin zararlarının kendi hanelerine kar yazılacağı beklentisiyle, CHP tezlerinin gönüllü savunucusu durumundalar.

Gerçekten demokrat olsalardı, seçimle ilgili şaibelerin ortadan kalkması ve tercihlerin netleşmesi için devam eden süreci desteklemeleri gerekirdi.

CHP'lilerin çamura yatmaları ve süreci içinden çıkılmaz hale getirmeye çalışmaları, yanlış olsa da anlaşılır bir durum.

Ancak, AK Parti'ye laf sokuşturmaya çalışırken CHP'nin ve belli ki bazı seçim kurullarının yaptıklarını görmezden gelenlerin durumları farklı.

Bütün bunlar kendilerine yönelik olarak yapılmış olsaydı bu isimlerin nasıl hareket edecekleri, önemli bir soru işareti...

Ama esas mesele, 31 Mart'ın usulsüzlüklerini veya Binali Yıldırım'ın deyimiyle 'organize kötülüklerini' nasıl normal karşılayabildikleri...

Aklı başında gibi gözüken bu insanları CHP'nin 'biz yaptık oldu' tavrını görmezden gelmeye sevk eden, sadece memnuniyetsizlikleri değildir herhalde...