Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 19 Nisan 2019

Yanlış hesap...

AK Parti tarafından yapılan 31 Mart İstanbul yerel seçimlerinin iptali ile ilgili başvurunun neticesini beklerken, olup bitenleri tekrar bir gözden geçirmekte fayda var.

İptal başvurusunun her biri kesin delil niteliğindeki gerekçelerine bakıldığında, İstanbul'daki sonucun sandıklarda görev yapan AK Partililerin rehavetinden çok, onların müdahil olamayacağı yerlerde olup bitenlere dayalı olduğunu anlamak mümkün.

1 Nisan'dan beri tartışılan, gereksiz yere geçersiz sayılan oyların daha çok Ak Parti'ye ait olması ve birleştirme tutanaklarında bazen hata ile ama daha çok kasıtla yapıldığı anlaşılan kaydırmalar, kötülük organizasyonun nispeten hafif yönleri olduğunu da anlamış olduk.

Geçersiz oyların sayımıyla AK Parti lehine düzeltilen 5 bin 594 oy, seçimlerdeki büyük oyunun fark edilmesi yönündeki ilk adım.

1 Nisan'daki 30 bine yakın farkın, bazı ilçelerde yapılan sayımlarla 2 Nisan'da 24 bine, 5 Nisan'da 18 bine, 8 Nisan'da 15 bine ve önceki gün 13 bin civarına inişi de, sıra dışı şeyler yaşandığının ispatlarından.

Mevcut oyların ancak yüzde 10'u civarındakilerin yeniden sayılması ile yarının altına düşen fark ortada iken, YSK'nın ve bağlı seçim kurullarının bütün oyların yeniden sayılması talebini neden kabul etmedikleri, ciddi bir muamma.

Bu süreçte, Büyükçekmece ile ilgili ortaya çıkan yeni bilgiler de adeta şok edici. İlçede seçim sürecinin başladığı günlerde farkına varılan ve şikayete konu edilenlerin buzdağının su üstündeki kısmı olduğu anlaşıldı.

Bütün bunlar olup biterken, arzu ettikleri neticeyi alabilmek için seçime yönelik organize işler tezgahlayanların çok büyük oynadıklarını gösteren bambaşka hususlar meydana çıktı.

TEK ÇARE İPTAL...
Seçimlerle ilgili mevzuat, sandık kurullarının başında o ilçede oturan bir memurun olmasını şart koşar ve bu herkesçe bilinir.

Ancak, bazı ilçe seçim kurulları sandık başkanlarını kendilerine verilen ve ihtiyaçlarının iki misli ismi barındıran listelerden tayın etmek yerine, memur olmayan isimlerden oluşturmuşlar. Bunların ilçe hatta il dışından olması bir başka hukuksuzluk.

İstanbul'da sandık başkanı olarak görevlendirilen 62 bin 560 kişiden 19 bin 623 tanesinin memur olmadığı, artık biliniyor…

Memur olmayan bu kişilerin arasında seçmen bile olamayacak kısıtlı isimler, kamudan ihraç edilenler, görevden uzaklaştırılanlar ve askeri personel de var.

İstanbul'daki bazı ilçe seçim kurulları kanunları ve bu arada YSK'nın genelgesini kaale almayıp, her nedense kendi bildiklerini okumuşlar yani.

İstanbul'un ilçelerinde oluşturulan binlerce sandık kurulunun, kanunlara ve genelgelere göre değil, birilerinin keyfine göre oluşturulduğunun ortaya çıkması, insanımızın tercihlerini gasp etmeye çalışanların ne kadar pervasız olduklarının açık bir göstergesi.

Geçersiz oylar ve birleştirme tutanakları oynanan oyunların ve daha başka birtakım marifetlerin nasıl yapılabildiği de böylelikle anlaşılmış oldu.

31 Mart'ta İstanbul'da yaşananlar bunlardan da ibaret değil. Sayım döküm cetvelleri olmayan oy torbaları yanında eksik, mühürsüz, imzasız ve hatta rakam olmayan sayım cetvelleri. Seçmen listelerine girebilmiş 2 bin 308 kısıtlı, bin 229 ölü ve 10 bin 290 hükümlü.

Bunlar ve başkaları, seçimlerde yapılan organize usulsüzlüklerin sadece tespit edilebilenleri ve neticeleri etkiledikleri de açık.

Gözüktüğü kadarıyla, YSK'nın kanunların pervasızca çiğnendiği anlaşılan İstanbul seçimlerini iptal etmesi, tek çare...

Kanunsuzluklar yapanın yanına kar kalamayacağına göre, yanlış hesap YSK'dan dönmeli...