Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 7 Temmuz 2018

Yeni sistem, yeni ümitler…

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Cumhurbaşkanımız yani aslında Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın TBMM'de yemin etmesinin ardından resmen ve fiilen başlamış olacak.

9 Temmuz Pazartesi günü akşam saatlerinde açıklanması beklenen yeni Hükümetin kimlerden oluşacağı, en çok merak edilen hususlardan. Ancak asıl merak edilen konu, yeni sistemin işleyişi.

Şimdiye kadar, Parlamenter Sistemin bir gereği olarak TBMM'ye giren milletvekilleri arasından ve çeşitli dengeleri hesap etmek suretiyle atanıyordu bakanlar. Sayısı 16 olarak açıklanan bakanlıklara, konularında ülke belki de dünya çapında uzman olan isimlerin atanması, yeni sistemin çok daha iyi olabileceğinin en önemli müjdelerinden.

Yeni sistemde Yasama/Yürütme ve Yargı arasındaki ayrımın net olarak uygulanacak olması, bütün erklerin ama daha çok Yürütme'nin çok daha başarılı olması açısından ciddi bir imkan.

Birileri aksini düşünüyor ve iddia ediyor olsalar da, önceki sistemde Yasama, Yürütme ve Yargı'nın birbirlerinin sahasına sık sık müdahil olmaları, sıkıntı doğuran hususlar arasındaydı.

Yürütme'nin, hatta zaman zaman Yasama'nın bile elini kolunu bağlayacak türde yargı kararları, yakın zamana kadar Türkiye'nin önemli gerçeklerinden birisiydi. Yürütme'nin beraber çalışacağı ya da çalışmak istemediği bürokratlar konusunda çeşitli mahkemelerin verdikleri kararların, işleyişi ciddi ölçüde zedelediği, bilinen gerçeklerdendi.

Yine yakın zamana kadar AYM'nin kendi sınırlarını, hatta Anayasayı bile zorlayarak aldığı kararlar sebebiyle yaşanan sıkıntılar da hatırlardadır.

Gensoru belası…

Eski sistemin önemli bir denge ve denetleme aracı olduğu söylenen Gensoru mekanizması da, özellikle zayıf hükümetlerin bulunduğu dönemlerin korkulu rüyasıydı.

1909'den beri 450 civarında verilmiş olsa da, sadece üç-beş tanesinden netice alınabilen gensorular sebebiyle Meclisin ve ülkenin kaybettiği zamanın ne kadar çok olduğunu anlamak için nasıl işlediğini özetlemek yeterli.

Başbakan ya da bir bakanlardan birisi ile ilgili bir konuda, bir parti ya da yirmi milletvekili tarafından verilebilen gensoru önergesi üç gün içerisinde üyelere dağıtılır, on gün içerisinde gündeme alınacağı ya da alınmayacağı görüşülürdü.

Gündeme alınacaksa, iki günden sonra ve yedi gün dolmadan açık olarak yapılıp, sadece güvensizlik oylarının sayıldığı oylamada ilgili başbakan ya da bakanın düşebilmesi için salt çoğunluk aranırdı.

Demokrasi tarihi boyunca sadece birkaç tanesinden netice alınabilen Gensoruların tarih boşunca Meclis çalışmaları açısından ne kadar zaman kaybına sebep olduğunu hesaplamak, zor bir iş. Ama, gensoru mekanizmasının denge ve denetimden daha çok, yapılan işleri engellemek amacıyla kullanıldığı, en yalın gerçek.

Özellikle de herhangi bir netice alınamayacağı bilindiği halde verilen gensoruların tamamının, vakit kaybından başka bir netice getirmediğini ve böylelikle Meclis'in oyalanıp, engellendiğini rahatlıkla söyleyebiliriz…

Türkiye'nin önündeki engellerin kaldırılması demek olan yeni sistemle ilgili önemli değişikliklerden birisi de, bürokratik hakimiyetin de artık tarihe karışacak olması...

Bürokratlardan işini yapanların yerinde kalacağı, yapmayanların da koltuklarını hemen bırakacakları bir dönemin başlayacağı, rahatlıkla söylenebilir…

Her şey bir yana, sadece bürokratik oligarşinin yıkılacak olması bile, başlı başına çok önemli bir gelişme…

Cumhurbaşkanımızın deyimiyle 'ehliyetin ve liyakatin öne çıkarılacağı' yeni dönem, hepimiz için yeni ümitler demek…