Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 23 Haziran 2018

Tablo…

Yarın milletçe sandık başına gidecek ve Türkiye'nin bundan sonraki gidişatını belirlemek üzere tercihlerimizi yapacağız…

Farkında olanlarımız da var elbette... Ama 24 Haziran'ın neticesini bekleyen sadece bizler değiliz… Dünyanın her yerinde, 24 Haziran seçimlerinin neticelerini nefeslerini tutmuş bir halde bekleyenler var…

Afrika'da dünyanın en fakir ülkelerinden Fildişi Sahili, Gine, Gana, Madagaskar'dan başlayıp Avrupa'dan Asya'ya ve Güneyi ve Kuzeyi ile Amerika'ya kadar...

Dünya üzerindeki mazlumlar, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti ve Cumhur İttifakı'nın kazanması için dua ederlerken, sömürücüler de Erdoğan Karşıtı İttifak'ın kazanmasını ümit ediyorlar..

İslam Dünyası'nın başına tebelleş olmuş batı kuklaları Erdoğan ve AK Parti'nin hezimeti için çalışırlarken, bunların yönetimine maruz kalan Müslümanlar da dualarıyla destek oluyorlar...

Her iki taraf ta, Erdoğan ve AK Parti'nin zaferinin, sadece Türkiye'de değil dünya üzerinde de Müslümanların ve dahası mazlumların zaferi manasına geleceğinin farkında...

Madem ki son gündeyiz, mevcut tabloyu ana hatlarıyla özetlemekte fayda var...

ABD, eskilerde bize ambargo uygulamaya niyetlenir ve uygulardı. Biz de elimiz kolumuz bağlı bir halde katlanırdık. Şimdi Patriot vermeyince S-400 alıyor, İHA ve SİHA vermeyince de yapabiliyoruz mesela…

İlişkilerin kendisine has bir dengesi var ve bu da belli ki ABD'lileri ve içimizdeki uzantılarını ciddi şekilde rahatsız ediyor. ABD'liler eli kolu bağlı bir Türkiye isterken ne gariptir içimizdeki uzantıları da aynını istiyor.

F-35 meselesi, en ilgi çekici örneklerden birisi. Ortağı olduğumuz ve üretiminde katkımız olan bu uçaklarla ilgili ambargo derdinde ABD... Ancak, vermemeye kalkışırsa uluslararası planda zor duruma düşme riski büyük... Dahası, F-35'in parçalarının bir kısmı Türkiye'de üretildiği için, biz de ABD'ye ambargo uygulayabilir, bundan sonrakilerin üretimini zora sokabiliriz...

İşin özeti şu: ABD bize 'seni tanımıyorum' derse, ona 'ben de seni tanımıyorum' diyebiliyoruz... Ve bu hiç de az bir şey değil!..

AB ülkelerinin ve içimizdeki uzantılarının tutumu da aşağı-yukarı aynı. Al birini vur ötekine!...

Paçalardaki çamurlar…

Paçalarında bulunan çamurlar sebebiyle Erdoğan Karşıtı İttifak adaylarının FETÖ tarafından halen kullanılıp kullanılmadıkları, ciddi bir mesele.

Kasetle getirildiği genel başkanlığı kaybetmek istemeyen Kılıçdaroğlu tarafından sahaya sürülen ve yalnız bırakılan İnce'nin taciz dosyası, karışık bir iş.

Taciz konusuyla ilgili mahkeme neticesi, o dönem yargıda ağırlığı olanların bir hediyesi miydi ve şu anda bunun diyeti mi ödeniyor sorusu, önemli…

İnançlı kesimin hak ve özgürlükleri konusunda Cumhuriyet tarihi ve özellikle de 28 Şubat sonrasında çektiklerimiz, malum... CHP zihniyetiyle kol kola girdiği gözüken Saadet'in, tekrar eski yasak dolu günlere dönmeyi isteyip istemediği de, ciddi bir soru işareti…

'Değiştir' mottosuyla yola çıkan Saadet'in, Cumhurbaşkanı Erdoğan yerine İnce ya da Akşener'i getirmeyi hayal etmesi, çok acı…

24 Haziran'a bir adım kala çizilecek tabloya ilave edilebilecek çok ayrıntı var... Ancak esas mesele şu: Ciddi bir yol ayrımındayız ve küçük meselelere takılıp kalmadan büyük fotoğrafı düşünüp karar vermemiz gerekiyor.

Sadece Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni istemeyenlerin kimlikleri bile ülkenin doğru yolda olduğunun göstergesi...

Cumhurbaşkanlığı için Recep Tayyip Erdoğan'ı ve parlamento için AK Parti'yi veya Cumhur İttifakı'nı tercih etmek, bunun için çok önemli...

Haydi hayırlısı...