Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 20 Kasım 2017

ABD, ‘Yerseniz’ diyor...

ABD vaktiyle, İran'la ilgili olarak kendi menfaatleri gereği ve normalde kendisinden başkasını pek ilgilendirmeyen bazı kararlar almış.
Başta bazı AB ülkelerindekiler olmak üzere birçok banka ABD'nin bu tek taraflı ambargo kararının etrafından dolaşacak operasyonlar yapmış... Bunların arasında Halk Bankası da var...
Tek taraflı ambargo kararının etrafından dolaşılmasına imkan veren hususları tespit edip 2013'te bunları tahkim etmiş ABD. Bu arada ambargo kararının boşluklarından yararlandıkları bilinen bankalara ve özellikle de Halk Bankası'na karşı harekete geçmiş.
Kendisini hala dev kabul eden ABD, BM kararı olmasa bile kararlarına mutlaka uyulması gerektiğine inanıyor belli ki. Ve aldığı tek taraflı ambargo kararlarına uymayanları da, uluslararası hukuka göre değil, güçten doğduğuna inandığı hukukla cezalandırmak istiyor.
17-25 Aralık 2013'te emniyet-yargı ortaklığı ile yapılan darbe girişiminin öncelikli hedeflerinden birisinin Halk Bankası ve bu bankanın İran'la yürüttüğü faaliyetlere olur verenler olduğu, artık biliniyor.
O zamanlar hedefine ulaşamayan girişim şimdi ikinci perdesi ile sahnede belli ki. Halk Bankası üzerinden İran'la yürütülen operasyonların kilit isimlerinden birisi olan Rıza Sarraf ve bankanın genel müdür yardımcısı Mehmet Hakan Atilla, halen ABD'de tutuklu. Dönemin Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan için de gıyabi tutuklama kararı var.
Gelişmeleri takip edenlerin bir kesimi, söz konusu davanın ileride ülkemiz aleyhine problemler doğurması ihtimali sebebiyle rahatsız. Ancak, önümüzdeki hafta başı ABD'de görülecek duruşmada yaşanacakları nefeslerini tutmuş halde bekleyenler de var. ABD'deki bir mahkemenin ülkemiz aleyhine alabileceği kararların siyasi olarak kendilerine yarayacağına inandıkları için heyecanlananlar bunlar.

'YEMEZLER!..'
Rıza Sarraf'ın başına gelebilecekleri bile bile ABD'ye neden gittiği, cevabı halen aranan bir soru. Sarraf'ın tutuklanması sonrası birkaç defa ABD'ye girip çıkan Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla'nın, son gidişinde ve hem de çıkış yapacağı sırada tutuklanması da, dikkat çekici bir husus.
Halk Bankası'nın İran'la ilgili faaliyetleri sırasında Ekonomiden Sorumlu Bakan olan ve Halk Bankası yönetimine İran'la ilgili söz konusu operasyonlar için talimat verdiği bilinen Zafer Çağlayan'la ilgili tutuklama kararı, meselenin en garip taraflarından.
ABD, bir dönem Türkiye'yi yöneten siyasi iktidarın bakanlarından birisine:
'Sen ülkeni yönetirken, neden ABD'nin menfaatlerine uygun davranmadın?' demiş oluyor böylelikle.
Bunun hukuki olarak bir karşılığının bulunmadığını bilerek hem de...
'Ben güçlüyüm dolayısıyla haklıyım' tavrı dışında, ilgili davanın özellikle de ülkemiz vatandaşları ile ilgili safhalarında ABD hukuku açısından da çok ciddi tutarsızlıklar olduğu, artık açığa çıkmış durumda. 17-25 Aralık'ta hedefine ulaşamayan adımlar, o dönemde oluşturulan montajlı ve dublajlı tape'ler üzerinden tekrar devreye sokuluyor gibi.
Siyasi yönü ağır bastığı anlaşılan dava, hukuk açısından tam bir garabet. Ve netice olarak ne tür bir karar çıkarsa çıksın, bunun hukuki değil siyasi olacağı da açık.
Meselenin özü galiba şu: ABD, hukuktan değil gücünden hareketle pervasız denilebilecek bazı adımlar atarak, Türkiye'yi köşeye sıkıştırmaya çalışıyor. Bütün derdi, ülkemizi istediklerini yapar hale getirmek belli ki...
Yani, 'yerseniz' diyor ABD...
İçimizden bazıları her ne kadar bu yönde istekli olsalar da, ülkemizi yönetenler 'yemeyiz' diyor...