Cengiz-Limak-Kolin-Kalyoncu -Mapa konsorsiyumu tarafından Yap-İşlet-Devret usulü ile inşa edilecek 3. Havalimanı Projesi'nin ilk etap yatırımı ile ilgili kredi anlaşması imzalanmış. Üçü kamu bankası olmak üzere 6 yerli banka tarafından sağlanan kredinin tutarı 4.6 milyar euro. İlk etap için gereken finansın kalan bölümünü de, konsorsiyumu oluşturan şirketlerin öz kaynaklarıyla karşılanacak...
3. Havalimanı'nın önemi, gerekliliği; projenin inşa aşamasında ve sonrasında sağlanacak istihdam, 2018 sonunda tamamlanması sonrası hazineye sağlayacağı katkı gibi hususlar, tabii ki dikkat çekici. Ancak bu haberin düşündürdüğü başka şeyler de var.
Kredinin 3.5 milyar euroluk kısmını karşılayacak olan kamu bankalarının, bir zamanlar 'görev zararları' ile anılıyor olmaları, hatırlanacak konuların ilki galiba.
Yine, içerde devlet yüksek faizlerle borçlanırken, kamu bankalarının 'bizi zengin bilsinler' bahanesiyle yurt dışı şubelerinde imiş gibi gösterilen milyar dolarların, içeriden birilerine düşük faizlerle aktarılması da, hatırlanması gerekenler arasında.
Konuya aşina olanlar, bir Başbakan'ın kabinesindeki bakanlardan birisine: 'Yurt dışında gibi gösterdiğiniz paralar en kısa zamanda ülkeye gelmezse, tarihte kendi bakanı hakkında gensoru veren ilk Başbakan olacağım' dediğini de hatırlayacaklardır muhtemelen.
Yine o dönemde, sonradan çoğu batacak olan bazı özel bankaların, düşük faizle kapattıkları devlet parasını, yine devlete yüksek faizle borç verme yarışında oldukları, unutulmazlar arasındadır. Tabii bazıları medya kuruluşu sahibi olan bu banka sahiplerinin, medya gücünü bu iş için kullandıkları da... 'Ne gazeteciliği kardeşim, biz dükkan işletiyoruz' sözü o günlerden kalmadır. Tabii, kankası olan yazarına iftiralar içeren manşet atmaya hazırlanan genel yayın yönetmeninin, 'kusura bakma mecburum, bankamız var' şeklindeki mazereti de...
Eski günler geride kaldı...
Anlatmaya çalıştığım şeyler ve benzerleri, Eski Türkiye'nin kaçınılmaz özellikleri arasındaydı. Üreterek. İstihdam sağlayarak ve genel gidişata katkı sağlayarak iş yapmak yerine, devletin imkanlarını sömürme derdinde olanların dümende olduğu o günleri toplumun çoğunluğu gibi tiksinerek değil hasretle ananlar var tabii. Ve bunlar, o günlere dönebilmek için kıvranıyorlar.
Türkiye'ye yaşatılmaya çalışılan olağandışılıkların sebeplerinden birisinin de AK Parti döneminde ciddi bir tırmanış gösteren Yap-İşlet-Devret projeler olduğunu söylemek fazla iddialı sayılmamalı.
Çünkü Yap-İşlet-Devret usulü ile gerçekleştirilecek yatırımlar demek, devletin doğrudan borç altına girmemesidir.
Devletin IMF aracılığıyla borç bularak gerçekleştirdiği yatırımlar yerine; ekonomik istikrar ve güven sayesinde, şirketlerin öz kaynakları ve bulacakları kredilerle gerçekleştirip, belirli bir süre işletmeleri karşılığı yapılan yatırımlar, Yeni Türkiye'nin önemli gelişmelerinden birisi.
Ancak genel olarak devletin ve milletimizin faydasına olan bu durumun, birilerini ciddi şekilde kızdırdığını da söylemek gerek. 3. Havalimanı da, ülkemize sağlayacağı imkanlar sebebiyle, bazı dış ülkelerin yanında içeriden bazı çevreleri de kızdırıyor, mesela.
Dışardakiler Türkiye kontrolden çıkıyor diye, içerdekiler de ülkeyi soyamıyoruz diye kızıyorlar. Mevcut duruma bakıldığında da, kızacakları çok şey var!.. Adamlar nasıl kızmasınlar...