"Gel otur şuraya" diyorlardı, gidip oturuyorduk. "Kalk" diyorlardı, kalkıyorduk. Bir zamanlar emir eri gibiydik.
İstedikleri gibi kullandıkları bir TÜRKİYE vardı.
O kadar ileri gitmişlerdi ki, bunun en güzel örneğini MİT eski Müsteşarı Mehmet Eymür veriyordu. İsrail'e göbekten bağlandığımız 90'lı yıllarda Türkiye'den adam topluyordu MOSSAD. Ajan olarak yetiştirmek üzere Tel Aviv'e götürüyorlardı.
Türkiye'den minik ricaları oluyordu. "Eğitime götürdüğümüz ajanların ülkenizden çıkıp tekrar girdiğini kayıtlara geçmeyin" diyorlardı. Yani Türkiye'den İsrail'e pasaportsuz gitmegelme ricasıydı bu. Ne hale geldiğimizi böyle anlatıyordu Mehmet Eymür. ESKİ TÜRKİYE sınırları kaldırıyordu neredeyse İsrail ile. Yıllardır bu ülke insanlarına YENİ TÜRKİYE'yi anlatıyordu Tayyip Erdoğan. Başbakanlık dönemi böyle geçmişti. "Enseye tokat değiliz.
Artık BÜYÜK ülkeyiz" diyordu statükodan beslenen işadamlarına ve siyasilere.
Cumhurbaşkanı olunca nasıl bir politika izleyecek diye merak ediyordum haftalardır. Birleşmiş Milletler'de bunu fazlasıyla gösterdi. Amerika'yı ve dolayısıyla dünyayı yönetip, İsrail çıkarları doğrultusunda kararlar alan CFR üyelerinin gözlerinin içine bakarak söylenmesi gerekenleri söyledi hiç çekinmeden. BM'de kürsüye çıktı, dünya liderlerine insanlık dersi verdi. Küstahlık yapan Yahudi lobisi ile görüşmeyi iptal etti.
Mısır'ın darbeci liderinin gözünün içine bakarak "Darbeciliği ve ona sessiz kalan dünya ülkelerini" anlattı. "Bu nasıl Birleşmiş Milletler" dedi. Dünya liderlerinin yüzüne "5 daimi üyesi" olan BM'nin yapısındaki bozukluğu anlattı. "Dünya 5'ten büyüktür" dedi. Aslında dünyayı yönetmeye çalışan BM'nin kendi yapısında CUNTACI bir görünümün hakim olduğunu BM'nin merkezinde anlattı. BM yemek verecekti dünya liderlerine. Haliyle gidip Obama'ya sordular oturacağı baş masayı. "Kimler olsun masada?" diye. Obama, Erdoğan'ı istedi baş masaya. Tabii Mısır'ın darbecisi SİSİ'yi de. İki lider arasındaki soğukluğu sıcaklığa çevirme operasyonuydu bu. Erdoğan tuzağa düşmedi, "Ben darbeciyle aynı masaya oturmam" diyerek davete gitmedi.
Tüm dünyaya tarihi bir ders verdi. BM'de bunlar olurken Rusya'dan kovulan Yahudi baron Kodorkovski'nin çantacısı Lebedev'e ait İngiliz INDEPENDET gazetesi önceki gün bir haber yayınlıyordu. "Başbakan Cameron, İngiltere'yi Irak'ta savaşa sokacak" diye başlık atıyordu. Bir "Eyvah" demediği kaldı gazetenin. "Suriye'ye girmeyeceğiz hiç olmazsa" anlamında sevinç yorumları yaptı.
Aynı gazete bir gün sonra yani dün "Türkiye'ye ihtiyacımız var" diye başlık attı. IŞİD'le mücadelede bizi öpüyor, okşuyor, seviyor, pohpohluyordu. "Amerikan uçaklarının vurması yetersiz, Türkiye'siz olmaz" diyordu. "Türk hükümetini RADİKALLERİN GİZLİ SEMPAZİTANI göstermek BÜYÜK YANLIŞ" yorumuna yer verip YAĞ çekiyordu. Halbuki aynı gazete dört gün önce "Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, IŞİD'in neden 49 Türk'ü serbest bırakma kararı aldığını açıklamayı reddederken, Ankara ile IŞİD arasındaki karanlık ilişki hakkındaki şüpheler artıyor" diye yazıyordu. Müthiş bir Udönüşü, inanılmaz bir İKİYÜZLÜLÜK vardı karşımızda. Ne olmuştu da bir anda DÖNEKLER KRALI'na dönmüştü İngiliz gazetesi. Ne olmuştu da IŞİD ile karanlık ilişkilerimiz olduğundan dem vururken birden "Aman canım Türkiye'nin IŞİD'le ne ilişkisi olur yapmayın Allah aşkına" durumlarına gelmişlerdi. Dönekliğin kodlarını Londra'daki Kraliçe ANA'da değil, ANA'sının yavrusu Tel Aviv'de aramak daha gerçekçi olurdu. Çünkü İsrailli GENERAL İSRAEL LİV makale yazıyor ve "Amerika uçakla vurarak IŞİD'i çözemez. KARA HAREKATI şart" diyordu. General LİV bir tavsiyede daha bulunuyordu Amerika'ya; "Aman ha yalnız girme karadan. Türkiye'yi de yanına al."
Tel Aviv'de pişirilir, Londra'da yenir diyorduk hep. Yahudi barona ait İngiliz Independent'ın U DÖNÜŞÜ işte bu YEMEK siparişinden kaynaklanıyor. Amerika ile bizi karadan Suriye'ye sürüp yiyecekler, hedefleri bu. Hep böyle yapmıyorlar mı? Yahudi Petrol BARONLARI planlıyor, Tel Aviv destekliyor, İngiltere gaz verip başkalarını ateşe sokuyor, ardından pastayı birlikte yemiyorlar mı? Hala anlayamadıkları bir şey var. YENİ TÜRKİYE'yi hissedemiyorlar.
Erdoğan onun içindir YENİ TÜRKİYE'yi bu ülkeye anlatma misyonunu tamamladı. Anlayan anladı. Şimdi gözlerinin içine bakarak DÜNYAYA ve dünya liderlerine anlatıyor.
Onlar da anlayacak. Türkiye'nin enseye tokat, YENECEK kolay lokma olmadığını!!!