HDP'yi 6'lı koalisyona ekleyen CHP'li Kemal Kılıçdaroğlu'nun 12 yıllık 'özerlik' ajandası! 1991 yılında SHP'yi pusuya düşüren irade yeniden devrede

Terörün siyasi ayağını 6'lı koalisyona dahil eden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun HDP ile birlikte yıllardır kurduğu özerklik hayalini 2011 yılından itibaren her platformada dile getirdiği ortaya çıktı. PKK'nın siyasi uzantısı HDP özerklik için yakıp yıkarken Kılıçdaroğlu da bölücülüğe yasal kılıf arıyor. Gelinen son noktada bu tehlikeli yol, 6'lı koalisyon ortaklarınca alenen imzaya bağlanmış oldu. Konuyu köşesine taşıyan Sabah gazetesi yazarı Mehmet Barlas, "Aslında en önemli soru şu olmalı: "Hem ülkücü Meral Akşener'i hem de HDP'li Pervin Buldan'ı aynı masaya oturmaya zorlayan irade kim?" 1991 yılında SHP'yi pusuya düşürerek HEP ile ittifak yaptıran irade şimdi de 6'lı Masa üzerinden Türkiye'ye büyük bir tuzak kuruyor." ifadelerini kullanarak yıllar önce siyasette kurulan başka bir pusuyu gündeme getirdi.

Giriş Tarihi 23 Mart 2023, 07:58 Güncelleme 23 Mart 2023, 11:19
HDP’yi 6’lı koalisyona ekleyen CHP’li Kemal Kılıçdaroğlu’nun 12 yıllık ’özerlik’ ajandası! 1991 yılında SHP’yi pusuya düşüren irade yeniden devrede

İÇİNDEKİLER

6'lı koalisyonun cumhurbaşkanı adayı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun 6'lı koalisyonun adayı olmasıyla HDP ile artan samimiyetleri, terör örgütü PKK'nın siyasi uzantısı HDP'ye ilişkin söylemlerini hatırlattı. Kılıçdaroğlu, 2011'den bu yana kurultay, miting yada seçim bildirgesi gibi her fırsatta "Yerel yönetimlere özerklik şartını kabul ettiğini" beyan etti. 2018 seçim bildirgesinde de HDP'nin 2015 seçim bildirgesindeki özerliklik maddesini kopyaladı. 14 Mayıs 2023 seçimlerine ilişkin Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Anayasa Taslağı ile HDP'nin 2023 seçim bildirisinde de kayyum, OHAL ve KHK'larla ilgili benzer maddeler yer alıyor. İşte Kılıçdaroğlu'nun kayyum ve özerklik içeren o açıklamaları:

19 Mayıs 2011: Kılıçdaroğlu, Tunceli mitinginde Avrupa Konseyi Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'na konulan çekinceleri kaldıracaklarını belirterek, "Yerel yönetimler özerk olsun. Özel yasa çıkaralım. Bütün belediyelerin gelirleri olsun ve başkanlar hizmet etsin. Buna da yanaşmadılar. Çünkü bunlar demokrat ve özgürlükçü değil" dedi.

24 Mayıs 2011: Kılıçdaroğlu, Hakkari'deki parti mitinginde, iktidara gelmeleri durumunda yerel yönetimlerin özerklik şartını olduğu gibi kabul edeceklerini kaydetti: "Böylece yerel yönetimlerin güçlü olması, halka daha iyi hizmet vermesi söz konusu olacak. Belediye başkanlarının Ankara'ya gidip para dilenmesini ortadan kaldıracağız."

5 Eylül 2014: Parti kurultayında konuşan Kılıçdaroğlu, "Hakkari'de 'yerel yönetim özerklik şartını getireceğiz' dedim. CHP Kurultayında yine söylüyorum; CHP iktidarında yerel yönetim özerklik şartını mutlaka getireceğiz. Niye söylüyorum? Bakın bizim büyükşehir belediye başkanlarımız var. Ortak hukuku egemen kılmak zorundayız. Sadece CHP'li olduğu için kentsel dönüşüm kararnamesi 2,5 yıl bekledi. Ama yerel yönetim özerklik şartı olsaydı, bunların hiçbirisi olmayacaktı. Biz Trabzon için de Elazığ için de Tekirdağ için de Diyarbakır için de aynı hukukun olmasını isteriz. Yerel yönetici Maliye Bakanının kapısında saatlerce beklememelidir. Onun yeterli gelire kavuşması da CHP'lilerin görevidir" dedi.

24 Haziran 2018: Kılıçdaroğlu'nun açıkladığı seçim bildirgesinde, HDP'nin 7 Haziran ve 1 Kasım 2015 seçim bildirgesinde yer alan "Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı" maddesi yer aldı.

27 Eylül 2021: HDP, 2023'teki seçimlere yönelik hazırladığı bildiride; "Belediyelerden üniversitelere ve sivil toplum kuruluşlarına kadar uzanan, seçme-seçilme hakkını yok sayan, halk iradesine ve seçim adaletine ipotek koyan ve bir yönetim biçimi haline gelen kayyumlar rejimi anlayışına son verecek yasal düzenlemeler, bu rejimin yarattığı tahribatların giderilmesi ve kayyım mağdurlarının tüm haklarının iadesi için acildir" ifadesine yer verdi.

28 Kasım 2022: 6'lı koalisyonu hazırladığı Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Anayasa Değişikliği taslağında da, "Danıştay'ın geçici bir tedbir olarak bir ay süreyle görevden uzaklaştırma kararı verebileceği; her ay kararını gözden geçireceği ve bu geçici tedbirin en fazla altı ay devam edeceği hükme bağlanmıştır. Böylece İçişleri Bakanı, mahallî idarelere kayyum atamak suretiyle yerel seçimlere ilişkin seçme ve seçilme haklarını ortadan kaldıramayacaktır." denildi.

KHK'lara ilişkin 6'lı koalisyon, "Olağan Üstü Hal Kanun Hükmünde Kararname çıkartılması yetkisine son verilmiştir." anlayışını ortaya koyduğunu açıkladı. HDP de, "Kararnamelerle yaratılan hak gasplarının giderilmesi ve her türlü ayrımcılığa son verilmesi gereklidir." ifadelerine yer verdi.

HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç da "Millet İttifakı'nın bileşenlerinin altına imza attıkları kâğıtlara bakarsanız, bizim söylediklerimizin önemli bir kısmına kendilerinin geldiklerini görürsünüz. Dolayısıyla biz politika ve ilkelerle ilgileniyoruz" şeklindeki ifadeleriyle özerklik vaadinin verildiğini hatta imza altına alındığını açıkça ifade etmişti.

1991'DE SHP DE PUSUYA DÜŞTÜ
Konuyu köşesine taşıyan Sabah gazetesi yazarı Mehmet Barlas, "Aslında en önemli soru şu olmalı: "Hem ülkücü Meral Akşener'i hem de HDP'li Pervin Buldan'ı aynı masaya oturmaya zorlayan irade kim?" 1991 yılında SHP'yi pusuya düşürerek HEP ile ittifak yaptıran irade şimdi de 6'lı Masa üzerinden Türkiye'ye büyük bir tuzak kuruyor." ifadelerini kullanarak yıllar önce siyasette kurulan başka bir pusuyu gündeme getirdi.

İşte Barlas'ın bugünkü yazısı:

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday çıkarmayacaklarını açıkladı. Yaklaşık 3 ay önce aynı Pervin Buldan, HDP olarak cumhurbaşkanı adayı çıkaracaklarını söylemişti. Peki, 3 ayda ne değişti? Aslında en önemli soru şu olmalı: "Hem ülkücü Meral Akşener'i hem de HDP'li Pervin Buldan'ı aynı masaya oturmaya zorlayan irade kim?" 1991 yılında SHP'yi pusuya düşürerek HEP ile ittifak yaptıran irade şimdi de 6'lı Masa üzerinden Türkiye'ye büyük bir tuzak kuruyor.

KANDİL'İN TALİMATI YERİNİ BULDU
Aslında Pervin Buldan'ın böyle bir açıklama yapacağı günler öncesinden belliydi. PKK elebaşlarından Duran Kalkan, Mustafa Karasu ve Murat Karayılan üst üste açıklamalar yaparak hem 6'lı Masa'ya hem de masanın cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu'na tam destek vermişti. Pervin Buldan'ın ise Kandil'in talimatını yerine getirmekten başka şansı kalmamıştı.

Artık hiç kimse lafı evirip çevirmeye çalışmasın. Artık Kandil'in resmi cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu'dur. 6'lı Masa'da Erdoğan düşmanlığından başka bir vasfı olmayan küçük partiler ve İyi Partililer istediği tevili yapabilir. Ama bu gerçeği değiştiremez. Artık masanın yeni ortağı HDP değil Kandil'dir. İyi Partililerin hepsine de haksızlık etmek istemiyorum. İyi Partili Yavuz Ağıralioğlu dün kameralar karşısına geçti ve "Masada bize pusu kuruldu" diyerek HDP-CHP arasındaki kirli ittifakı ifşa etti.

HDP'NİN TEK İSTEĞİ PKK'NIN ÖNÜNÜN AÇILMASI
Peki Kandil ve HDP ne karşılığında Kılıçdaroğlu'na bu desteği veriyor? Bakıyorum sosyal medyada HDP'ye verilecek bakanlık sayısı tartışılmaya başlanmış bile. HDP'nin asla böyle bir pazarlık içerisine gireceğini zannetmiyorum. Ne bakanlık isteyecekler ne de Kürtlerin temel hak ve özgürlükleri noktasında bir talepleri olacak. Zaten öyle bir dertleri de yok.


HDP'nin tek bir isteği var: "Operasyonların durdurularak Türkiye sınırı içerisinde ve sınır ötesinde PKK'nın önünün açılması, örgütün yine bölgedeki eski gücüne kavuşup terör eylemlerini rahatlıkla yapabilmesi." Öncelikli hedefleri bu. Sonrasını duymak bile istemezsiniz. CHP'li Sezgin Tanrıkulu bu yüzden Türk ordusunu hedef alıyor. DEVA Lideri Babacan bu nedenle SİHA'lara saldırıyor.

AHMET TÜRK, KÜRTLERİ NEDEN TEHDİT ETTİ?
HDP'li Ahmet Türk geçtiğimiz günlerde Diyarbakır'da gerçekleştirilen ve "Öcalan'a özgürlük" sloganlarının damgasını vurduğu Nevruz şenliklerinde CHP'li misafirlerinin gözünün içine bakarak hem Türkiye'yi hem de Kürtleri tehdit etti. AK Parti'ye oy veren Kürtleri ahlaksızlıkla, düşmanlıkla suçladı. HDP'li Ahmet Türk'ü kendi halkını tehdit edecek kadar saldırganlaştıran sebepler ne olabilir?
Tek bir açıklaması var: HDP seçmeninin CHP'li Kılıçdaroğlu'na oy vereceğine inanmıyor. Çünkü Kürtlerin geçmişten günümüze taşıdığı bir CHP travması var. Birçok Kürt araştırmacısı, erken cumhuriyet döneminde gerçekleştirilen insan hakları ihlallerinden CHP'yi sorumlu tutuyor. Kürtlerin CHP hafızasındaki Dersim olaylarının izleri hâlâ silinmiş değil. Ahmet Türk, kendi halkını tehdit ederken belki de bu konuların tekrar gündeme gelmesinin önünü kesmeye çalışıyordu.

KÜRTLERİN GERÇEK DOSTU ERDOĞAN'DIR
Birkaç söz de Ahmet Türk'ün tehdit ettiği Kürt vatandaşlarımıza... Son 20 yılda Kürt sorununun çözümü noktasında yapılanları sıralasak eminim birkaç yazı konusu çıkar. Ret ve inkâr politikaları artık geride kaldı. Devlet televizyonu 24 saat Kürtçe yayın yapıyor. İktidara geldiği günden bu yana "Kürt sorunu benim sorunumdur" diyen Tayyip Erdoğan gibi bir liderden bahsediyoruz.
AK Parti kadar Kürt sorunuyla yüzleşme cesareti gösterebilen başka bir iktidar gelmemiştir. Nereden bakarsanız bakın Kürtlerin gerçek dostu Cumhurbaşkanı Erdoğan'dır. Size oy için gelen HDP'lilere şu soruyu sormanızı istiyorum: "1991 yılından bu yana Meclis'tesiniz. Bizim için atılan her adımı sabote etmekten başka Kürtler için ne yaptınız?"

YAZIYI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN

KAYYUM YALANLARI ATMAYI BIRAK KEMAL BEY!

TERÖRİSTE PEŞKEŞ DEĞİL VATANDAŞA HİZMET
Öte yandan teröristlere para gönderen HDP'li belediyelerin yerine atanan kayyumlar, başta Diyarbakır olmak üzere özerlik çağrısıyla başlatılan hendek olaylarında yıkımın yaşandığı 11 kent ile ilçelerini yeniden inşa etti. Diyarbakır'ın tarihi Sur ilçesi olmak üzere, 7 mahallesi tamamen yıkılan Şırnak, Nusaybin ve Cizre'nin aralarında bulunduğu şehirler, Erdoğan'ın talimatıyla hayata geçirilen 'İhya Projeleri' ile yeniden kuruldu. TOKİ eliyle kentlerin mimarisine uygun konutlar inşa edilirken, el yapımı patlayıcılarla yıkıma uğrayan okullar ve işyerleri yeniden kuruldu. Hendekler nedeniyle evlerini terk edip başka kentler ile köylere göç etmek zorunda kalan yaklaşık 300 bin kişi yeniden şehirlerine geri döndü.

IŞIL IŞIL KENTLER
Adeta 'küllerinden yeniden doğan' şehirler, huzur ve güvenin de sağlanmasıyla ışıl ışıl cazibe merkezlerine dönüştü. Huzur ve güven ortamının da sağlandığı bölgedeki kentlere kayyum atanan belediyelerce yeni yollar, yeni evler, parklar, bahçeler, yaşam alanları kuruldu.

İMRALI CANİSİ ÖCALAN'A ÖZGÜRLÜK İSTEYENLERE GAZİLERDEN TOKAT GİBİ CEVAP: TÜRK HALKI BUNA ASLA İZİN VERMEYECEK
Diyarbakır'daki Nevruz kutlamalarında teröristbaşı Abdullah Öcalan'a özgürlük isteyen HDP'li Ahmet Türk'e şehit yakınları ve gazilerden tepki geldi. Türkiye Harp Malulü Gaziler Şehit Dul ve Yetimler Derneği Konya Şube Başkanı Süleyman Ege, "Öcalan'ın bırakın serbest kalmasını bir an önce idam edilmesi gerekir. Ona bu ülkede yaşama hakkı vermeyeceğiz" dedi.

HDP'li Ahmet Türk, Nevruz kutlamalarında terör örgütü elebaşı Öcalan'dan bahsederken 'sayın' ifadesini kullanırken, "Bu Nevruz ve dönem Öcalan'ı özgürleştirme dönemidir. Bunu hep birlikte sağlamak için gece gündüz mücadele etmek zorundayız" diyerek skandal sözler sarf etti. Sabah'ta yer alan habere göre, Ahmet Türk'ün bu konuşmalarının kabul edilemez olduğunu söyleyen Ege, "Nevruz kutlamalarında Diyarbakır'da meydana gelen olay ve yapılan açıklamaları esefle ve şiddetle kınıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin anayasal düzenine alenen karşı gelen bölücülerin hepsinin içeride olması, bebek katili Abdullah Öcalan'ın ise bir an önce idam edilmesi gerekiyor" diye konuştu.

HEVESLERİNİ KURSAKLARINDA BIRAKACAĞIZ
2016'da İstanbul Dolmabahçe'deki bombalı saldırıda şehit düşen polis memurlarından Konyalı Emre Horoz'un (24) babası Mustafa Horoz, "PKK ile saf tutup hareket edenler bu ülkeyi yönetmeye mi talip oluyorlar? Dilerim Rabbimden şehitlerimizin kanında boğulurlar. Zaten başa geldiklerinde istedikleri Öcalan'ı serbest bırakmak olacak. Bu isteklerini kursaklarında bırakacağız" dedi.

TAKVİM UYGULAMASINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN