Üstelik de bu İsrail gibi ırkçı faşist bir yönetim olunca hiç de olmayacak bir şey değil.
2004 yılında ölen Yaser Arafat'ın radyoaktif bir maddeyle zehirlenerek öldürüldüğü iddiasını basından okumuştuk. Bayan Arafat'ın yaptığı açıklamaya göre Arafat radyoaktif madde polonyum-
210 ile zehirlenmiş. İsviçre'deki Lozan Üniversitesi Hastanesi Radyasyon Fiziği Enstitüsü tarafından yaklaşık bir yıldır süren araştırmalarda, Arafat'ın mezarı açılmış ve naaşından DNA örneği alınmıştı.
Daha önce de Arafat'ın giysilerinde ve diş fırçasında Polonyum-210 bulunmuştu. SAHİ NEDİR BU RADYASYON? İlkokuldan itibaren bir atom çizimi ders kitaplarında yer alır: Ortada bir çekirdek ve etrafında dönen elektronlar. Bunu hepimiz görmüşüzdür.
Aslında şimdiye kadar böyle bir atom modelini gören, ispatlayan yoktur. Bilim bazen modellerini açıklamak için metaforlara yani öyleymiş gibi temsil edilen eğretilemelere ihtiyaç duyar.
Metafor deyince kafalarımız karışmasın. Mesela her yılın sonunda, biten yılın ihtiyar bir adam, gelen yılın ise bebek olarak çizilmesi tipik bir metafordur. Radyasyon denen şey işte bu atomun yapısındaki çekirdekten kaynaklanıyor. Doğada bulunan değişik atomların değişik çekirdekleri var.
Bunların bir kısmı kararlı, yani durduk yerde, kendi kendine parçalanmıyor ve başından sonuna kadar hep yanı kalıyor.
Bir de radyoaktif çekirdekler var. Bunlar taşıyabileceğinden daha fazla enerjiyle yüklü. Bu fazla yükü dışarı atması gerekiyor. Bunu da ışın yayarak yapar. Radyasyon, özetle, fazla yükü dışarı atmak için salınan ışınlardır. Bu tarz çekirdekler de taşıyabileceği kadar yük taşımak istiyorlar yani diğer atom çekirdekleri gibi kararlı ve durgun olmaya çalışıyor.
Yine sık sık kulağımıza çalınan bir kelime var: Bekerel. Bekerel, bir ortamda veya nesnede ne kadar radyasyon var diye ölçüm yapıldığında ortaya çıkan miktarın ölçüsüdür. Doğada bu tür kararsız çekirdekli atomların varlığını keşfeden Fransız Fizikçi Henri Becquerel'e izafeten bu isim verilmiş.
Becquerel ilk kez bunu uranyumda fark etti. Onun bu keşfine ek olarak Madam Curie olarak bilinen Marie Curie ve eşi Pierre Curie'nin de yardımıyla radyum ve polonyum adı verilen iki yeni element keşfedildi. Polonyum'un adı Polonya'dan geliyor çünkü Madam Curie, Polonya asıllıydı. Radyoaktif maddeler önce alfa ışını salıyor, yeni bir çekirdeğe dönüşüyor ama yine kararsız olduğu için yükü atmaya çalışıyor. Bu yeni yapısıyla yine kararlı olmak için bu kez beta ışını salıyor; taa ki kararlı bir elemente mesela kurşuna dönüşene kadar.
Bu alfa ve beta ışınları salınırken, bir de görünmeyen gama ışınları çıkıyor. İşte insanı da doğayı da öldüren bu zararlı ışınlar. Bu kararsızlıktan, kararlığa doğru giden sürece bilimde bozunma denir. Her radyoaktif madde mutlaka bozunmaya uğruyor. Bu bozunmanın şiddeti, zamanı, öncelikle çekirdeğin ne kadar fazla enerji yüklü olduğuna bağlı. Bekerel denen ölçü de bunu gösteriyor.
1 Bekerel dendiği zaman saniyede 1 bozunma oluyor demek. Bu süre ne kadar kısaysa o maddenin radyoaktifliği o kadar şiddetli demek. Mesela, polonyum uranyuma göre 400 misli daha radyoaktif bir madde.
Polonyum-210 ile bir diğer ölüm vakası 2006'da Çeçenistan'daki savaş suçlarını ifşa eden eski Rus ajan Aleksandr Litvinenko'nun iltica ettiği Londra'da kaldığı otelde çayına katılması sonucu oldu. Rus ajan ölüm döşeğinde kendisini öldürtenin Putin olduğunu iddia etmişti. Bu ölümlerin radyoaktif maddeler nedeniyle olmasının mümkün olmayacağına dair karşı tezler de yabana atılır değil. Bu itirazların temel çıkış noktası bozunmanın ne zaman başlayacağına dair ihtimal hesaplarına dayanıyor.
DİĞER