Binbir surat Lütfi - Galeri

Lütfi Bayram (33), bir özel dedektif. Altı yıldır yaptığı mesleğinde girmediği kılık, çözmediği vaka, karşılaşmadığı gariplik kalmamış. Orduda görevliyken tanıştığı istihbarat virüsü, kanına öyle bir girmiş ki, önce memleketi Malatya’da, sonra da İstanbul’da adeta bir gizem adamı olmuş çıkmış. Dedektif olduktan sonra, insanların kan gruplarını bile tahmin eder hale gelmiş, yaptığı karakter tahlilleri ise tam isabet. Örneğin benim kan grubumu bir defada tahmin etmesi, kişiliğime yönelik tespitleri ne yalan söyleyeyim çok etkileyiciydi. Sadece bu değil; karşısındaki insanın uyuşturucu, alkol kullanıp kullanmadığını bir görüşte anlayabiliyor ve o insanları ayırt etmenin kendisi için gündüz ve gece gibi net olduğunu söylüyor Lütfi Bayram. Vadi Dedektiflik adlı şirketiyle sosyeteye de, kişilere de, kurumlara da, bankalara da, otomobil şirketlerine de hizmet veriyor. Aldatılan kadınlar, aldatılan erkekler, evlerine hırsız girenler, dolandırılanlar onun kapısını çalıyor. Bir süre önce dünyanın önemli otomobil üreticilerinden biri, kayıp otomobillerini bulma görevini bile ona vermiş. Türkiye’nin önemli bankaları borçlularını bulmak için Mecidiyeköy’deki bürosunun kapısını aşındırıyor. - Nasıl başladınız bu işe? - 1990’lı yılların sonunda askeriyedeydim. Orada istihbaratı ve psikolojiyi çok iyi öğrendim. Esas işim bilgisayar teknisyenliği, 1996’dan beri bilgisayar sektörüyle ilgili bütün süreçlerde yer aldım. İşe ilk olarak memleketim olan Malatya’da başladım. Başlamadan önce hukuki prosedürü öğrendim, sınırlarımızı kavradım. Malatya’da daha çok dolandırıcılık, cinayet, hırsızlık, icra, sahtecilik ve aldatılma dosyaları geliyordu. Orada üç yıl dedektiflik yaptıktan sonra İstanbul’a geldim. Burada her tür kılığa giriyoruz, kimse tanımıyor. - Burada ne tür vakalarla karşılaşıyorsunuz? - İşi alırken nelere dikkat ediyorsunuz? - Her şeyden önce bir sözleşme yapıyoruz ve bize işi ısmarlayan kişinin vekaletini alıyoruz. Herhangi bir yakalanma ve fark edilme durumunda, bunu kendi başımıza yapmadığımızı ve kanunlara uygun olarak yaptığımızı ispatlamak için bu gerekli. İstanbul’da özel durumların yanı sıra, büyük oranda kurumsal da çalışıyoruz. Daha çok özel şirketlerle, otomobil firmaları, sigorta şirketleri, bankalar gibi. Bu şirketler için kayıp araçları buluyoruz, dolandırıcılık vakalarını çözüyoruz. - Sosyeteden de talep var mı size? - Evet, özellikle aldatılma durumlarında. Ama herkesin işini kabul etmiyoruz. Ama tanınan kişilerin isimlerini asla reklam amaçlı olarak kullanmayız, onların kim olduğunu sadece ben bilirim. - Mesela bir ayda kaç başvuru yapılıyor? - Başvurudan öte, bizim için kriter ayda kaç iş yapıp sonuçlandırabildiğimiz. Halihazırda ayda maksimum dört ya da beş iş bitiriyorum. Elemanlarımı ona göre konumlandırıyorum, ona göre kılık kıyafet hazırlıkları yapıyorum ve zamanlarını planlıyorum. - Cinayet davalarından uzak duruyorsunuz galiba İstanbul’da... - Evet, İstanbul’da cinayet davalarını kabul etmiyoruz. Cinayet çözmek çok bir sıkıntı değil ama arkası çok sıkıntı yaratıyor daha sonra. Çünkü çok fazla faili meçhul cinayet var. EN ÇOK KADINLAR BAŞVURUYOR - En çok kadınlar mı size başvuruyor, erkekler mi? - Kadınlar çok fazla, özellikle de ev kadınları. Çünkü erkek sürekli dışarıda, kadın sürekli evde ihmal edilmiş bir şekilde ilgi bekliyor. - Bir aldatmayı kanıtladınız, sonra ne oluyor? - Gelen kişiye öncelikle soruyoruz, ‘Öğrendiğinizde boşanacak mısınız yoksa öğrenip yaşamaya devam mı edeceksiniz?’ Boşanacak kişi için sadece aldatılmayı kanıtlayacak fotoğraf çekiyoruz. Ama sadece ispatlayıp evliliğini sürdürmek isteyenler de var, onlara da kamera görüntüsü elde ediyoruz. Bir de sadece tazminat kazanmak için, eşi kendisini aldatmasa da onu bir kadınla görüntülememizi isteyenler bile oluyor, o talepleri reddediyoruz. - İnsanlar takip edildiğini nasıl fark eder? - Benim insanları takip ettiğimi kimse anlayamaz. Biz diğerlerinden farklı olarak uzak durmuyoruz takip ettiğimiz kişiye, yakın dururuz, hatta gerekirse çarparız. Asla göz temasımızı kaybetmeyiz, sürekli fotoğraflarız. Mesela bir adamı takip ediyordum, eşi tutmuştu bizi. Ben adamın yanına gittim, kart verdim, dedektiflik yaptığımı söyledim ve sohbet etmeye başladık. ‘Siz eşinizi aldatsanız ne yaparsanız?’ dedim adam döktürmeye başladı, ‘Evet ben de eşimi aldattım ama beni kimse yakalayamaz,’ dedi. Halbuki o sırada hem kayıt alıyorum hem de fotoğraf çekiyorum. - Birlikte çalıştığınız kadın dedektifler de varmış. - Sürekli iki kadın dedektifimiz var, ama ihtiyaç olduğunda görev verdiğimiz kadınlar da var. Üniversite öğrencisi, üniversite mezunu kadınlarla çalışıyoruz, onlara takip eğitimi, gizlenme eğitimi, fark edildiğinde ortamdan çıkma tekniklerini, konuşma adabını ve istihbarat eğitimi veriyoruz. Şimdiye kadar fark edilen olmadı. Kadın dedektifler çok işe yarıyor. Bir işimizde müşteri erkekti, adam eşinin kendisini aldattığını düşünüyordu. Üç-dört gün boyunca takip ettik, kadında şüphe uyandıracak bir şey bulamadık. İşyerinden olabilir mi diye düşündük, gittik işyerine, iki tane yaşlı adam vardı sadece. Ve kadının kuaföre gitmesiyle, dedektif arkadaşımızı kuaföre gönderdik, ses ve görüntü aldık, anladık ki kocasını kuaförle aldatıyor. - Kayıp araçları nasıl buluyorsunuz? - Altı aydır çok büyük bir otomobil şirketiyle çalışıyoruz. Araçları bayi kanalıyla ve iki-üç aylığına elden krediyle satıyorlar. Mesela adam 10 tane kamyon alıyor 20 trilyona. 10 trilyonunu nakit veriyor, gerisini de birkaç ay içinde ödeyeceğini vaat ediyor ama bir ay sonra ne adam ortada ne de kamyonlar ortada oluyor. Bize bu şahsın bilgilerini veriyor ve biz ilişkilerimizle, çevre ilişkilerimizle ve alana hakimiyetimizle o kişileri kolayca bulup, hem müşteriye hem de polise haber veriyoruz. Şimdiye kadar yüzlerce kayıp aracı bulup sahiplerine teslim ettik. - Sizi çok şaşırtan vakalarla karşılaştınız mı? - O kadar çok ki. Ama bir olay çok özeldir. Bir hanım bizi tuttu ve eşinin kendisini aldattığından şüphelendiğini, tam bir yıldır cinsel olarak bir münasebetlerinin olmamasının bu şüphesini güçlendirdiğini söyledi. Davayı aldık, adamı izlemeye başladık, ama adamın çevresinde hiç kadın yok. Ve sonra karısını bir erkekle aldattığını tespit ettik. Kadın öğrendiğinde, yıkılmıştı. Yine Malata’da bir olay yaşamıştık. Kadınlar sürekli müftülüğe gidip kendilerini aldatan kocalarını şikâyet ediyorlardı. Ben de gittim ve kendimi tanıttım, kart bıraktık. Kartı verdikten sonra müftülüğe gitme oranı yüzde 50 düşmüştü, bize gelmişti herkes. - Artık suçlu tiplerini tanıyorsunuzdur? - Mesela bir dolandırıcıyı asla dövemezsiniz, o ne yapar yapar alttan alır ve sizi ikna eder. Hırsızlar için ne anne vardır ne baba vardır, hiç affetmez, çalacaksa çalar ve kendisini toplumun içinde çok iyi gizler.