Lütfi Albayrak

LÜTFİ ALBAYRAK

Tarihi 27 Eylül 2016

Yaşanmamış olmasını isteyeceğiniz tuhaf anlar

Kimi zaman utandığımız kimi zaman sinirlendiğimiz, her vaziyette tuhaf hissettiğimiz o 6 an
Tokalaşmak için uzattığın elin havada öylece yapayalnız kalması.
Tabi bunu kıllığına yapan dostlarımızda yok değil ama sözümüz meclisten dışarı. O an böyle kendimizi o kadar önemsiz hissetmişizdir ki, hele bir de karşımızdaki karşı cinsten biri ise.
İnatla gözlerimiz ellerimize bakar, hani ben el uzattım görsene artık der ya o gözler. He işte o an. Ama sonuç değişmezse, hemen elimize farklı bir görev veririz. Elimiz birden masanın üzerindeki herhangi bir objeye gider veya saçlarımıza.
Düşman başına
Fıkra sorunsalı Hepimiz illaki fıkralara meraklıyızdır. Milletce çok severiz, bayılırız. İşin kötüsü, ortada hep bir sorun olur. Genelde fıkranın sonu unutulur.
Amaçsız bir şekilde onu düşünmeye başlarız, birazdan aklıma gelince anlatıcaz deriz ama anca eve gideriz, kafamızı yastığa koyarız öyle düşer aklımıza. Hele bir de anlattığımız fıkralar komik bulunmaz ya. Sen fıkranı bitirirsin ama bir bakmışsın sadece senin sesin duyuluyor. Tek tek yüzlere bakarsın, garip garip bakışlar. Ama bakın kulak misafiri olan insanlar illaki güler ama kanmayın. O gülüş,acınası bir gülüştür.
Yolda önünden gelen biriyle aynı yöne hamle yapmak.
Koca yol, niye üstüme üstüme geliyorsun kardeşim. Sen sağa kaçarsın, o sağa kaçar.Sol yapayım dersin, o yine soldadır. Hadi bu sefer yemez yine sol yapayım dersin, sende önce yapmıştır bile o hamleyi. Hele sevmediğin biriyse, aklında deli sorular olur. Acaba güç gösterisi mi yapıyor ?
Yine bir tokalaşma sorunu. Bırakılmayan el...
Uzun süredir görmediğimiz insanlar yapar bunu genelde. Verirsin elini ama asla ve asla geri alamazsın. Bir süre sallarsın,sonra öyle o kalır.
Adeta karşımızdakinin bir organı haline gelir.
Bir de sahte politikacılar gibi diğer eli bilek ve ya dirseğe atılır. Oh mis. Sıcak yaz günleri. Vıcık vıcık. Kafandan geçirirsin, millet acaba ikimiz hakkında ne düşünüyor ama işte karşıdaki bayan oldu mu ve hoşlandığın biri olduğunda o işler değişir. Bırakasın gelmez o eli.
Yanlış kişiye atılan mesaj Böyle özene özene, kız arkadaşına aşkımlı, bebeğimli mesajlar yazarsın. Bir de uzun mesajlardandır o, ne kadar sevdiğinden falan bahsedersin.
Tak mesajı gönderirsin, bir bakmışsın yanlış kişiye gitmiş. O bütün karizman,bütün şanın,şöhretin o anda biter. İçine girdiğin o romantik an bir anda karşıdan gelen "ADHSHAHDHASDHAH KILIBIK'' mesajıyla yerle bir olur.
Hunharca kapıyı zorlamak.
Daha önce gitmediğiniz bir yere gidersiniz, içeriye girceğiniz sırada; kafanızda deli sorular olur. Acaba kapı çekmeli mi, itmeli mi diye.
Nedensede hep yaptığımız fiilin tam tersi olur.
Orada yazan koskoca 'çekiniz' yazısını görmeyiz ve kapıyı kırar vaziyette ittikce iteriz. En sonda biri sizi uyarır ve rezilliğiniz kısa kesilmiş olur.

SELAM
Küçük Temel ile İdris öğrenciymiş, Temel İdris'e;
-Ula İdris biz yazlığa gideceğiz karneler dağıtılınca benimkini de sen alıp sonra telefonla bana haber ver.Telefonu annem açarsa ve 1 zayıfım varsa Dursun'un selamı var dersun; hiç sanmam ama 2 zayıfım varsa Fadime'nin selamını söylersun; hiiiiiiç ama hiç sanmam ama 3 zayıfım olursa Cemal'in selamı var dersun, demiş.
Aradan günler geçmiş. Bir gün yazlıkta telefon çalmış. Şans bu ya, telefonu anne açmış;
İdris demiş ki:
Teyze Temel'e söyle, ona bütün herkesin selamı var!

ALKIŞLIYORUM
Sevgilimle cilveleşiyim diyorum, "Aşkım bizim şarkımız neydi, söyle bakalım?" diye soruyorum. Düşünüyor, "Göksel, yağmur yağıyor şakır şukur?" diyor. Sinirlenmemeye çalışıyorum. "Yağmur yağıyor şıkır şıkır olmasın?" bile demiyorum. Devam ediyorum, "Canım Göksel'i doğru da, şarkı başka..." diyorum. Sessizlik oluyor. "Aşkım bizim şarkımız İstiklal Marşı olsun mu, valla onu hiç unutmam." diyor. Annem hep söyler, elimle koymuş gibi buluyorum...