Lütfi Albayrak

LÜTFİ ALBAYRAK

Tarihi 8 Temmuz 2014

Ayak serçe parmağını vurmak

Yaşanabilecek en büyük fiziksel acılardan (işkence, trafik kazası yaralanmaları vs. hariç) biridir. Oldukça neşeli bir anında türlü şebeklik yaparken de başına gelebilir insanın, sakin sakin televizyon seyrederken ayağını uzatmak isterken de. Özellikle soğuk havalarda verdiği acı daha da artar.
Birden canınızın serçe parmağınızda toplandığını düşünürsünüz ve aniden yaşama sevincinizi kaybedersiniz.
Vuku bulduktan sonra "Ne yapıyorum lan ben" diyene kadar tek ayak üzerinde zıplarsınız. Acısını bütün vücutla birlikte hisseder ve siz 'kurtadam'a dönüşürmüş gibi hareketler yapmanıza neden olur.
Öyle bir şekle sokar ki kişiyi, ortamda bir hakem bulunsa tereddütsüz penaltı çalar.
Ufacık bir yerin acısının saliseler içinde tüm vücuda yayılarak insanın gözünden yaş getirir, kelimelerle tarifi olmayan hislere sebep olur ve sonunda sızım sızım sızlayan ve morarmış bir parmağa dönüştüren bir tür işkence haline gelir.
Sanki manyetik bir güç çeker ayağın en hassas noktalarını sehpaya doğru.
Anneler boşuna demiyor "Terlik giy" diye. Burnu kapalı bir terlik giymekle her türlü ayak çarpma acısı engellenebilir.
Ayağınızı çarptığınız anda, önce korku gelir. Çünkü o an için hissetmeseniz de, birkaç saniye içinde ayağınıza saplanacak acıyı bildiğiniz için korkarsınız. Ama bunu düşünecek vaktiniz olmadan ayak parmağınıza biri bir iğne batırır ve yavaş yavaş içeri ittirmeye başlar. Her salise acınız daha da artar, her salise diğerinden daha yavaş geçer. Acınızın durması için yalvarırsınız, ama asla kolay kolay geçmeyecektir. Tak! (İlk çarpma anı) Hıffff! (Acıyı idrak etme) Aaaaahhh! (Acı zirvesi) Hıffff! (Acıya alışma) ...! (Herhangi bir küfür) Ayh! (Acıya son nokta ve hayata devam) İşte o an hayattan tiksindiren anlardandır. Sehpa olmasa sandalyeye, o olmadı kapı pervazına, en iyi ihtimalle halının kenarına sürtersiniz. Yaşanan an zehir zıkkım olur, hayattan tiksinirsiniz.
Nice yiğitleri gördük, o küçücük serçe parmağı onları ne hale soktu... Tek ayakla zıplayıp ağızını ve yüzünü şekilden şekile sokar. Küfürler dokuz sekizlik gider.
Dünyada 7 milyar insanın (daha yürüyemeyen bebekler dışında) tamamının en az bir kere başına gelmiştir.

Vesikalık

Uzaya yolculuk yapmak üzere gidip geri gelmeyecek ve orada kalacak biri ile anlaşmaları gerekiyordu. Bunun üzerine uzaya gidebilecek ve geri gelmeyecek, gelmediğinde de sorun olmayacak 3 kişi belirlenir. Bunlardan biri İngiliz, diğeri Fransız ve bir de Türk'tür.
Aralarında tercih yapmak zorunda kalacak olan profesörler tek tek sorar, "İsteğin nedir uzaya gitmen karşılığında?" diye. İlk olarak İngiliz'e sorarlar. İngiliz, "5 milyon dolar istiyorum" der.
Fransız'a sorarlar. Fransız, "10 milyon dolar" ister. Sıra Türk'e gelince Türk'e sorarlar, "Sen ne kadar istiyorsun" diye. Türk "20 milyon dolar" der. Bu duruma şaşırırlar ve "Neden diğerleri 5-
10 isterken sen 20 istiyorsun?"
diye sorarlar. Türk cevap verir: "20 milyon doları alırım. 5 bana, 5 size veririm. 10 milyon doları da gidecek olan adama veririm ve bu işten sıyrılırız" der.

Vesikalık

Temel bir gün fotoğrafını çektirmek istemiş.
Fotoğrafçıya:
- Ben fotoğraf çektirmek istiyorum. Lakin vesikalık olmayacak.
Fotoğrafçı:
- Olur efendim. 24x32'ye ne dersiniz?
Temel:
- 768 eder de. Bunun konumuzla ne alakası var?

Alkışlı Yorum

Kızım dün "Baba ben küçükken antiyabotiğe antiyapatik diyordum ama şimdi doğrusunu söylüyorum değil mi?" dedi. Gülmekten cevap veremedim.