Tarihi 19 Ekim 2023

İçimizdeki İsrailliler

YILLAR önce milli futbol takımımız İrlanda ile bir maça çıkacaktı. Maçın öncesinde ve sonrasında birçok tartışma oldu. Tartışmaların içersinde milli takımın o zamanlar hocası olan Mustafa Denizli bugün bile sık sık hatırladığımız ve kullandığımız o ikonik cümleyi kurdu; İrlanda'yı yendik ama asıl önemli olan içimizdeki İrlandalıları yenmektir.
Birçokları bugün bu sözlerin bağlamını hatırlamasa bile içimizdeki İrlandalılar kalıbını kullanır. İşgal devleti İsrail'in Gazze'ye karşı başlatmış olduğu acımasız silahlı saldırıya Türk kamuoyundan verilen tepkilere baktıkça ister istemez içimizdeki İrlandalılar cümlesine hatırlıyorum.
İsrail'den daha fazla İsrailci, katilden daha fazla katil, zalimden daha zalim bir tür türedi. Bazı İsraillerin bile savunmak da güçlük çektiği katliamları meşrulaştırıyorlar.
Bunların bir kısmı maalesef bizim adı milli kendisi milli olmayan eğitim sistemimizin üretimleri. İlkokuldan itibaren Arap düşmanlığı formunda İslam düşmanlığına maruz kaldıkları daha doğru bir ifadeyle İslam düşmanlığını içselleştirdikleri için;
Gazze'deki sivilleri de bir devlet tarafından katliama maruz bırakılan siviller olarak göremeyip düşmanlık beslenecek Araplar olarak gördükleri için İsrail taraftarlığı yapıyorlar.
Ancak daha şaşırtıcı olan bir grup daha var. Düne kadar cahil hayat tarzı kemalistinden başka bir şey olmadığını zannettiğimiz bir çok tip meğerse çifte vatandaşlık sahibi İsraillilermiş.
Eğer bir yerlerde insaf sahibi ve tümden insanlıktan çıkmamış İsrail ordusu mensubu varsa onların bile vicdanlarını sızlatabilecek bu vahşete gönüllü yazılıyorlar. Türkiye'deki işlerine güçlerine hayatlarını bırakıp çifte vatandaş oldukları İsrail'in Gazze'de işlediği cinayetlere katkı vermek için orduya yazılıyorlar.
İki ülkenin de vatandaşlığını taşıyan insanların olduğu bugün ortaya çıkmış bir sır değil. Kaldı ki Türkiye'nin mevzuatı buna izin veriyor. Hatta Türkiye yıllardan beri özellikle Avrupa'daki göçmen işçi nüfusunu çifte vatandaşlık konusunda teşvik ediyor. Ancak bu şartlar altında bile insanların masum sivilleri çocuklara kadınlara öldürmek için başka bir hayatlara ve alternatifleri varken İsrail'e gitmesi gerçekten akıl alır gibi değil. Eli kanlı katillerle beraber yaşadığımız gerçeği oldukça ürkütücü.
Tam bu noktada -bu şartlar altında ne kadar mümkünse- serin kanlı bir muhasebe başlatmamız gerekiyor. Bu denklemin bir tarafına da ülkemizdeki Suriyeli sığınmacıları koyarak düşünelim.
Acaba modern ulus devletin vatandaşlık konsepti gerçekten sosyolojik olarak anlamlı bir toplum yaratmaya yeter mi? Ya da soruyu şöyle de sorabiliriz; Suriye'deki savaştan kaçıp gelmiş ancak vatandaşlığı olmayan Suriyeliler mi yoksa kanuni olarak bizimle eşit vatandaşlık haklarına sahip olan, İsrail ile birlikte sivilleri öldüren katiller mi daha çok bizdendir?