MALUM, hemen yanıbaşımızda sınırlarımızın güneyinde Suriye'de yıllardır devam eden bir iç savaş var.
Türkiye de ister istemez Suriye'deki tablonun bir parçası oldu. Önce sınırlarımızdan içeri giren mülteciler sonra da Suriye'de yuvalanıp Türkiye'yi tehdit eden terör nedeni ile ülkemiz fiilen de Suriye'de varlık göstermek durumunda kaldı ve neticede Türkiye bir dizi sınırötesi askeri operasyonla Suriye'den kaynaklanan güvenlik tehdidini bertaraf etti.
Tüm bunlar olurken, dış politikamız hem içeride hem de dışarıda bazı odaklar tarafından eleştirildi.
Dışarıdakilerin eleştirilerilerinin arkasındaki saikler az çok anlaşılır.
Türkiye'nin Suriye'deki müstakil varlığı yerine ABD güdümlü bir politika izlemesini tercih ediyorlar. Onun için de içeriğinden bağımsız olarak Türkiye'nin Suriye'deki her hamlesini eleştiriyorlar.
İçeride ise muhalefetin bu türden kendince tutarlı bir çıkış noktası bile yok.
Zaman zaman mülteci düşmanlığını körükleyerek, zaman zaman da "yurtta sulh, cihanda sulh" gibi günümüzün realpolitik düzleminde pek bir karşılığı kalmamış cümleleri tekrarlayarak bir yol tutturmaya çalıştılar. En anlaşılmaz olanı ise mezhepçi saiklerle Esed'i destekleyen çevrelerin Türkiye'nin Suriye politikasını mezhepçilikle itham etmesidir. Bu itham hemen peşine "Neden Esed ile görüşmüyoruz?" sorusu ile birlikte geliyor. Sorunun cevabı aslında basit;
Esed'le görüşmüyoruz çünkü ülkemizin ali menfaateleri şuan Esed'le görüşmeyi gerektirmiyor. Eğer bir gün ülkemizin ali menfaatleri Esed'le görüşmeyi gerektirirse o zaman görüşülür. Bu işler birilerinin isteğine, keyfine, mezhebsel tercihlerine göre değil gerekliliklere göre olur.
Şu günlerde ise bahsettiğimiz menfaatlerde bir değişim olmuşa benziyor. Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır gibi ilişkilerin bir süredir pek de sıcak ilerlemediği ülkelerle birbiri ardına görüşme zemini tesis ediliyor. Medyaya da yansıyan görüşmeler bu ülkelerle ilişkilerin daha sağlıklı bir zemine oturabileceğinin habercisi. Bir de henüz doğrulanmamış görüşmeler var. Bir süredir Türkiye ile Suriye'nin istihbarat örgütleri arasında Irak'ta görüşmeler gerçekleştirildiğine dair haberler geliyor.
Bu haberlerin sıhhatinden emin değiliz ancak Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri hamlelerinden sonra Suriye ile de alt düzeyli temasların geçmişe nazaran biraz daha artması sürpriz olmaz.
Eğer görüşmeler doğrulanırsa "iş olsun" diye muhalefet eden çevreler bunu da beğenmeyeceklerdir. "Neden alt düzeyli görüşülüyor da Esed muhatap alınmıyor, neden bu kadar beklendi" sorularını soracaklardır.
Soruları sorma amacı da aklı başında bir dış politika eleştirisi ve önerisi değil sade suya muhalefet olacaktır. Biz şimdiden "neden" sorusunun cevabını verelim; çünkü Türkiye'nin ali menfaateleri öyle gerektirdi.