Tarihi 9 Eylül 2019

Atatürkçülük PKK’lıların ayakları altında

EN sonunda bu da oldu. Lümpen Atatürkçülüğün bu ülkedeki sembol isimlerinden Zülfü Livaneli bir mülakat vermiş.
Her zamanki bildik safsatalarını peşpeşe sıralamış (Favori safsatam şu: 'İnsanlar kardeştir' diyen Yunus Emre, Hacı Bektaş, Mevlana Rönesanstır).
Gel gelelim bir şey var ki yeni.
Zamanın Atatürkçülüğünün ruhuna uygun. Malum zamanın Atatürkçülüğü, PKK saflarında serhildana katıldı.
Altı oku unutalı da çok oldu.
Onun yerine demokratik özerklik, halkların kardeşliği, feda eylemi, gerilla direnişi gibi PKK ilkelerini benimsedi.
Zülfü bey de bu kitlenin önderi olduğu için (entelektüeli demeye dilim varmıyor) yeni durumu gerekçelendiriyor.
Hazır olun, bu yazıyı yazmama sebep olan müthiş cümlesini alıntılıyorum;
"Mustafa Kemal 'Türk halkı' değil, 'Türkiye halkı' dedi." Biraz daha gayret etse turpun büyüğünü çıkartacak heybesinden.
Az kaldı "Mustafa Kemal 'biji serok apo' dedi" diyerek rahatlayacak.
Aynı mülakatta Livaneli, Atatürk ile Atatürkçülüğü de birbirinden ayırmak gerektiğinden bahsetmiş.
Ferasete, aydın bakışına, öngörüye bakar mısınız?.. Ben bakamıyorum da, gözlerim yaşardı.
Madem öyle Zülfü beyin bıraktığı yerden devam edelim. Evet Atatürk ve Atatürkçülük birbirinden ayrı.
Mustafa Kemal, hatasıyla sevabıyla yaşadı.
Ama ondan sonra Zülfü bey gibileri bir Atatürkçülük icat ettiler.
Her günahlarına perde, başları sıkıştığında arkasına saklandıkları bir paravan, söyleyecek sözleri kalmadığında dillerine pelesenk, bir idol, bir put.
Şimdi ise helvadan yaptıkları bu putu iktidar açlığı ile yiyorlar.
Çünkü HDP'nin oyu ile kazanabildiklerini İstanbul ve Ankara'da gördüler.
Onun içindir bu çırpınmaları.
PKK'ya terör örgütü diyememeleri.
Şehit cenazesine katılamamaları.
HDP'ye 'Terörle arana mesafe koy' çağrısı yapamamaları. HDP'den önce 'Türk ordusu Afrin kent merkezine girmesin' açıklamaları yapmaları.
Ve onun için Diyarbakır'da HDP il binasının önünde toplanan annelerin çığlıklarını duymamaları.
'Evladımı geri verin' diye 6 gündür beton üzerinde oturan anneleri yok saymaları.
Ama çığlık büyüyor.
HDP'yi de, PKK'yı da, CHP'yi de, Abuzer Kadayıf kılıklı 'sanatçıları' da önüne katıp götürecek.
Malumunuz Abuzer Kadayıf üniversitede profesör ve aynı zamanda fantezi müzik şarkıcısı bir karakterdi.
Zülfü bey de roman yazıyor, şarkı söylüyor, milletvekili oluyor, felsefe parçalıyor.
Tıpkı diğer Atatürkçüler gibi bugünlerde herkese mavi boncuk dağıtıyor, her yere dönüyor!