Tarihi 25 Ocak 2019

Kılıçdaroğlu’na rağmen CHP’li

HEMEN her gün farklı partilerden belediye başkan adaylarının seçim çalışmalarıyla ilgili videolar yayınlanıyor. Yakışan da yakışmayan da, samimi olan da yapmacık olan da seçmenle temas etmeye, diyalog kurmaya çabalıyor.
Tüm bu anların görüntüsü haber mecralarında özellikle de sosyal medyada yayılıyor.
AK Partili adaylar seçmenin halini hatırını sormadan önce "Size Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın selamını getirdik" diyor. Çoğu durumda bu cümle tek başına seçmenin gönlünü fethetmeye yetiyor zaten. Seçmen belediyeye veya adaya kızgın bile olsa, yeterince hizmet alamadığını düşünse de Cumhurbaşkanı'nın selamını duyunca tebessüm ediyor. Daha sonra aday kendini tanıtıyor, projelerinden bahsediyor ve seçmenden destek istiyor.
CHP'li adaylar bu kadar rahat değiller. Onların Kemal Kılıçdaroğlu'nun selamını ileterek ortamı yumuşatmaları mümkün değil. Ne İstanbul'un gariban semtlerinde ne de Anadolu'nun şehirlerinde Kılıçdaroğlu'nun selamının karşılığı yok. Eskiden olsa CHP seçmeninin yoğun olarak yaşadığı gelir seviyesi yüksek muhitlerde veya sahil şeritlerinde Kılıçdaroğlu isminin seçmende bir karşılığı olabilirdi.
Ancak artık sayısını bir çırpıda hatırlayamadığımız kadar çok seçim mağlubiyetinden sonra CHP'li seçmen bile Kılıçdaroğlu'nun adını duymak istemiyor. Birçoğu Kılıçdaroğlu'na rağmen CHP'ye oy verdiğini itiraf ediyor.
Bu sebepten ötürü CHP'li adaylar da selam faslına hiç girmiyorlar.
Genel başkanlarının adını ağızlarına hiç almıyorlar. Oy pusulasında partilerin adı ve amblemi yer almasa, CHP'nin adayı olduklarını bile söylemeyecekler... Bereket yerel seçimlere gidiyoruz da CHP adayları "Bu iş parti işi değil, hizmet işi" diyerek CHP ve Kılıçdaroğlu'nun negatif etkisinden kurtulmaya çalışıyor. "Rozetsiz belediye başkanlığı" diye de bir şey icat ettiler.
Yerel yönetimlerin siyasi parti ile alakası olmadığını, belediye başkanlığı yaparken siyasi kimliklerini bir kenara bırakacaklarını söylüyorlar. Madem öyle neden bağımsız değil de CHP'den aday oldunuz sorusuna ise verecek cevapları yok!
CHP'nin rozetsiz İstanbul adayı Ekrem İmamoğlu'nun bir seçmenle arasında geçen konuşma tam olarak ibretlik! İmamoğlu aslında diyaloğa iyi başlıyor. Her halinden Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı taklit ettiği belli. Seçmenle samimi ve candan bir iletişim kurmaya çalışıyor. Ama konu partiye ve genel başkana gelince işin rengi değişiyor. Oyunu istediği vatandaş İmamoğlu'na "Erdoğan'a oy vereceğim" diyor. Buna mukabil ise İmamoğlu'nun cevabı "Onun seçimi geldiğinde düşünürsün. Ama şimdi biz belediye seçimi yapacağız" oluyor.
İmamoğlu kendine güvenerek, tereddütsüz bir şekilde seçmene "Erdoğan'a ve partisine oy verme" diyemiyor. Kendi genel başkanının ülkeyi daha iyi yöneteceğini söyleyemiyor. Seçmene CHP daha iyi bir alternatiftir, diyemiyor.
Mahcup bir şekilde "genel seçim geldiğinde Erdoğan'ı düşünürsün.
Şimdi Erdoğan oylanmıyor. Belediye başkanı seçiliyor" diyor. Çünkü İmamoğlu da gayet iyi biliyor;
CHP seçmenin oy vereceği bir parti, Kılıçdaroğlu da lider değil! Seçim kampanyasında en büyük dezavantajının Kılıçdaroğlu olduğunu da biliyor. Onun için rozetsiz siyaset diye garip bir kavramın arkasına saklanıyor.