Tarihi 5 Temmuz 2018

Siyaset Efsaneleri ve Gerçekler

TÜRK toplumunun siyasete ilgisi fazla. Seçimlere katılımın yüksek olması da, televizyonlarda siyaset içerikli programların izlenmesi de, caddede sokakta vatandaşın siyaset konuşmaya istekli olması da ilginin yüksekliğini teyit ediyor. Bunlar çok sağlıklı göstergeler; toplumun siyaset kurumuna inandığını, siyaseti sorunların çözüm kaynağı olarak gördüğünü kanıtlıyor.
Öte taraftan ilgi ne kadar yüksekse, ne kadar çok konuşuluyorsa efsaneler de o derece artıyor. Bahsettiğim Muharrem İnce'nin seçim gecesi kaçırıldığına dair efsaneler değil.
Bilimsel bir gerçekmiş ve doğruymuş gibi topluma sunulan, sorgulamadan kabul edilen ama aslında hakikati olmayan efsaneler.
Mesela genç seçmen meselesi.
Her seçim döneminde sayısı 1.5- 2 milyonu bulan seçmenin ilk defa oy kullanacağı, seçmenin büyük bir kesimin genç olduğu, seçimin kaderini genç seçmenin belirleyeceği gibi yorumlar yapılıyor. Şüphesiz gençlere dönük siyaset geliştirmek çok yerinde bir hassasiyet. Siyaset ülkenin geleceği olan gençleri dikkate almalı, onları daha fazla dinlemeleri, enerjilerinden ve dinamizmlerinden faydalanmalı.
Ancak bunu yapmak için efsaneler üretmeye gerek yok.
Bakalım rakamlar ne diyor...
Elimizde İPSOS araştırma şirketinin seçim sonrası yaptığı bir araştırma var. Seçmenlere hangi partiye oy verdiklerinin yanında oy verme davranışlarına dair birçok soru sorulmuş. Araştırma neticesinde elde edilen bir bilgi de yaş gruplarına göre seçmenlerin hangi adayı tercih ettiği hakkında.
Araştırmaya katılan, genç olarak nitelendirdiğimiz 18-29 yaş arasındaki seçmen %50 oranında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a, %30 oranında Muharrem İnce'ye, %11 oranında Selahattin Demirtaş'a, %8 oranında Meral Akşener'e ve %1 oranında da Temel Karamollaoğlu'na oy verdiğini beyan etmiş.
Rakamların gösterdiği durum şu; cumhurbaşkanı adaylarının genç seçmenden aldığı oy ile genel oy oranları arasında hatırı sayılır bir farklılık yok. Daha da netleştirelim genç seçmen gurubu seçmenin diğerinden farklılaşan bir oy verme davranışına sahip değil.
Bunun tek istisnası Selahattin Demirtaş'ın durumu. Genel oy oranı %8 olan Demirtaş, araştırmaya göre genç seçmenden %11 yani genele göre 3 puan fazla oy almış. Ancak bunun nedeni medyanın parlattığı Demirtaş imajı değil. Demirtaş "genç, enerjik, esprili, sosyal medyayı iyi kullanan" bir aday olduğu için genç seçmenden fazla oy almış değil. Demirtaş'ın çok oy aldığı doğu ve güney doğu bölgelerinde doğum oranlarının yüksek, dolayısı ile genç nüfusun fazla olması böyle bir tablo ortaya çıkıyor.
Keza gençlerin AK Parti'den ve Erdoğan'dan sıkılıp değişim istediği, AK Parti'nin gençlik ve eğitim politikalarının başarısız olduğu ve bu nedenle genç seçmenden oy alamadığı da bir efsane.
Erdoğan ve AK Parti seçmenin genelinden aldığı oy oranını genç seçmende de yakalamış gözüküyor.
Bir başka efsane de kadın seçmenlerin tercihleri üzerine...
Efsaneye göre kadın cumhurbaşkanı adayı Meral Akşener'in kadın seçmenlerden daha fazla oy alması gerekiyor. Ancak araştırma bize tam tersini söylüyor; toplam oy oranı 7.3 olan Meral Akşener kadın seçmenin sadece %6'sının desteğini alabilmiş.
Kadın seçmenin tercihinde listenin başında Cumhurbaşkanı Erdoğan yer alıyor; kadın seçmenin %54'ü Erdoğan'ı tercih etmiş.
Bu tercihin sebebi de ortada; ailesini, çocuklarının geleceğini, emniyeti düşünen kadın seçmen maceraya, içi boş vaatlere değil tecrübeye, icraata ve istikrara oy vermiş.