Cüneyt Çakır'ın hakem olduğu her maçta rakip kim olursa olsun Beşiktaş için normal olmayan bir risk vardır. Beşiktaş'ın bütün farkı Quaresma diyoruz sürekli. O olmayınca Beşiktaş sıradanlaşıyor. Kayserispor, Valera ve Deniz'le sol kanattan bindirip, defans arkasına da hızlı oyuncu Welliton'u kaçırma üzerine hücum planı yapmış. Savunmayı ise hafif şekilde ilerde basma ama asıl olarak da orta sahada kalabalık olma üzerine düşünmüş.
Marcelo'nun Wellington ile eşleşmesi çok hatalı karardı, çünkü arada büyük hız ve çeviklik farkı var.
Beşiktaş'ın sağ kanadı Beck ve Marcelo olarak yetersiz kalınca ilk yarıda Babel yardıma gelmek zorunda kaldı. O çıkınca da o kanattan herkesin geleceğini gördüğü gol de 2. yarıda geldi. Balon gibi şişirilen Talisca'ya Oğuzhan'ın kötü oyunu eklenince ilk yarıda iş sadece Aboubakar'a kaldı. 70'li yılların jargonda "beleşçi" denen, Müller gibi top bekleyen santrforları Cenk'ten daha fazla takıma katkı yapıyordu.
Cenk değil Aboubakar oynar diye adeta kendimizi yırtıyoruz.
Beşiktaş'ın klasik olarak çok kötü oynadığı ilk yarıda gol yememesi ise Fabri, Atiba ve şansı sayesindeydi. Hayatımda ayak içiyle top kesemeyen bek bir tek Beck'i gördüm. Kesemediğini bildiği için gerekirse şut atıyor ama orta yapmıyor.
O yüzden ileri çıkmaları sonuç getirmiyor. Savunduğu kanat Dolmabahçe Pasajı gibiydi, gelen geçti. Yetmemiş olacak ki bir de kendi kalesine gol atıp geceyi taçlandırdı! Cenk çıkıp, üçlü savunma yapıp ve sol açığa Adriano geçse ve İnler girseydi Beşiktaş maçı alırdı. Babel defansa yardım ettiği gibi takımın tek açığıydı ama o çıktı. Maçın sonucunu gecenin yıldızları Aboubakar ve Sergen Yalçın belirledi.
MAÇIN EN iYiSi ABOUBAKAR
Sahada adeta dev gibi tek başınaydı.
MAÇIN EN KÖTÜSÜ ANDREAS BECK
Yenilgi için ayağından gelen katkıyı yaptı.