Formsuz ve deplasman maçlarına uygun olmayan Cenk'in yerine Aboubakar tercihi kesinlikle doğruyken, formsuz Oğuzhan yerine Talisca gibi defans yapmayan Tolgay yerine Gökhan İnler daha iyi olmaz mıydı sorusuyla maç başladı.
Defne yapraklılar ve Kartallar maça, önce emniyet deyip rakibi üzerine çekip boş alan bulmak üzere başladı.
Kısır ve futbol açısından tatsız giden maçta, gole kadar Adriano takımın tek iyi oyuncusuyken, Tolgay, Marcelo, Gökhan ve Babel ise en çok aksayan isimler oldu.
Pimi çekilmiş bomba olarak her an takımı yakan Tosic ile Marcelo hata ortaklığından yenen gol, uykudaki oyunun çehresini de değiştirdi.
İki yıldır Tosic büyük takım oyuncusu değil diyoruz. Marcelo ise Abdurrahman Çelebi durumunda.
Büyük takımda eşdeğer 6 vasat stoper olmaz. İki çok iyi, iki de gerektiğinde onların yerini alabilecek iyi stoper olur.
Abartıldığının yarısı kadar bile iyi futbolcu olmayan Talisca ve asıl yıldız Quaresma çok etkisiz olunca, Beşiktaş bu maçın ilk yarısını da tek bir pozisyona dahi giremeden geçirdi. Halı saha topçusu Tolgay daha ilk yarının ortasında iki sarı karttan atılabilirdi; neyse ki hakem ikinciyi es geçti. Oyundan çıkması da takıma yaradı doğrusu.
Olimpiakos, Yunanistan'ın en güçlü takımı ama Beşiktaş'ın sıkletinde değil. Takım değerleri arasında da üç misli fark var. Oğuzhan maestro pozisyonuna geçince, takımlar arasındaki fark da 2. yarı ortaya çıktı.
Beşiktaş hem hızlı pas yapmaya hem de rakibe ileride basmaya başlayınca oyunun hakimi oldu. Quaresma 2. yarıdaki gibi iyi oynayınca takımın çehresi hemen değişiyor.
Aboubakar, tartışmasız Cenk'ten daha iyi oyuncu. Üstelik sadece gol de atmıyor, takımı sürüklüyor.
MAÇIN EN iYiSi ADRİANO
Sol bek değil, sol kanadın efendisiydi.
MAÇIN EN KÖTÜSÜ MARCELO
Havadan, yerden tel tel döküldü. Kötüydü.