Tudor, bir-kaç hafta önce Karabük'ün başındayken Beşiktaş'ı nasıl yendiyse benzerini yapmak istemiş.
Yani Beşiktaş'a ileride basmayıp ortada beklemeyi düşünmüş. Beşiktaş açısından üç stoperli, kendisinden korkan bir Galatasaray vardı ve de rakip bundan daha iyi bir taktikle de çıkamazdı doğrusu.
Bruma'ya önlem olarak Babel veya Quaresma'yı Gökhan'a yardımla görevlendiren Beşiktaş, oyunu yavaşlatarak öncellikle beraberliği düşünmüş. O yüzden orta sahasını ileri çıkarmayan, kanat forvetlerini dahi geride tutan garanti oyunla başladı. Beşiktaş, ekmeğine yağ süren Galatasaray'a karşı Oğuzhan'ın kötü olması, Talisca ve Cenk'in hiç bir varlık göstermemesi ve Babel ile Quaresma'nın top alamaması nedeniyle tek bir pozisyona giremeden ilk yarıyı tamamladı.
Talisca ve Cenk birlikteyken Beşiktaş sahada eksik gibi kalıyor. Sadece gol vuruşu yapması için iki oyuncu bulundurmak, hele ki güçlü rakiplere karşı büyük lüks.
Gol, Talisca'nın ilk kez oyuna katılması sonucu doğan frikikte Bruma'nın barajda oynama hatasıyla geldi.
Bruma, Gökhan'ı dağıtmaya başlamıştı ki sakatlık hem Gökhan'ın hem de Beşiktaş'ın imdadına yetişti.
Talisca'nın çıkması Beşiktaş'ın orta sahayı almasını getirdi. Oğuzhan ise çok geç çıktı. Cenk'in yerine erkenden Aboubakar girseydi Beşiktaş hem sonlardaki baskıyı yemez hem de daha fazla gol atardı. Galatasaray, Sneijder olmadan sıradan bir takım oluyor, sadece Bruma'sı var. Selçuk da çok kötü olunca orta sahada etkisiz kaldılar. Atiba baskı yemediği zaman çok faydalı oluyor. Marcelo, Atınç, Beck, Tolgay ve defansa çok yardım eden Babel iyi oynadı. Fabri güven verdi. Quaresma durgundu, idare etti.
Beşiktaş oynamadan hatta hücum yapmadan kazandı.
MAÇIN EN iYiSi ADRiANO
Adriano top kesti, dağıttı ve takımı rahatlattı.
MAÇIN EN KÖTÜSÜ CENK
Golü yoksa sahada da yok oluyor.