Ahlakın konjöktürel kaymalar yaşadığı, dürüstlük dik duruş ve hakkaniyet gibi özellikle yönetenlerin uymak zorunda oldukları ilkelerin ikbal hesapları ve menfaate yenik düştüğü iklimde onuruyla yaşamak isteyenlerin çok fazla seçeneği yok;
Ya kişisel ve/veya kurumsal kaygılarla gerçeğe körleşip sizden beklenen hizmeti "görmeye" devam edeceksiniz.
YANLIŞ ANLAMAYIN
Ya da bu iklimin legal ve tanımlı bir parçası olmayı reddedip istifayı seçeceksiniz Sayın Alp, sizi hukuki sınırları zorlayarak eleştirenler dahi, karakterinize dair en küçük bir kuşkuyu dillendirmediler, en azından ben duymadım, ki, 30 yıla yakın İstanbul medyasının içindeyim.
Görev geçici karakter kalıcıdır. Belki, ve hatta büyük bir ihtimalle sizin bile hissedemeyeceğiniz cerrahi müdahaleler yapılıyor ve ilk hedefte hep oligarşik diktanın en büyük korkusu olan Trabzonspor var. Yanlış anlamayın sakın, oligarşi diyerek sizin KOÇ grubuyla ticari ilişkinize atıf yapma niyetim yok.
Çok detaya girmeye lüzum yok, siz saygın bir profesyonel futbolcu geçmişine sahipsiniz ve Abdülkadir'in topu çalmasında asla bir faulden söz edilemeyeceğini en iyi bilenlerdensiniz.
Ama maalesef, biri yüzüne tükürülen diğeri elle atılan golü vermek gibi iki utandıran vaka kahramanı, 4 dakika izledikleri pozisyonda futbolun ruhuna ve mesleklerinin doğrusuna değil, tanımlamakta ve anlamakta zorlandığımız bir infaza imza koymuşlardır.
Sayın Alp, bu vasatların ve ameliyatlarının sorumluluğunu daha fazla taşımayın.
YAZIK ETMEYİN
Bu şehir, 1996 ve 2011 travmalarını ölümlerle ödedi... Vicdanları yaralayan bu haksızlıklar karşılıksız kalmaz, kalamaz, masumiyetin kirletilmesine seyirci kalmayın.
Gücün değil hakikatin yanında olun, zira tarih her şeyi kaydediyor, kendinize de haksızlık ve yazık etmeyin...
Unutmayın sayın Alp;
Katolik Kilisesi Galileo'yi idam sehpasıyla korkutup zorla "dünya düzdür" dedirtti diye dünya yuvarlaklığından vazgeçip köşelere ayrılmadı.
