Tarihi 22 Ağustos 2018

Bayram tadında...

BUGÜN bayramın 2. günü ve ben tekrar bütün okurlarımın ve tüm İslam aleminin mübarek Kurban Bayramı'nı kutluyorum.
Bayramlar, ailelerin biraraya gelmesi için, büyüklerin ellerini öpmek, küçükleri sevindirmek için de en güzel fırsat oluyor.
Yaşadığımız bunca badireye rağmen ayakta kalmamızın, birbirimizi kucaklamaktan asla vazgeçmememizin en baş sebeplerinden birisi de dinimizin güzel öğretileri, gelenek ve göreneklerimiz. Başkan Erdoğan'ın Bayram mesajında dediği gibi; "Türk milleti iyi günde, kötü günde birlik olabilme, kenetlenebilme, tek yürek, tek yumruk gibi hareket edebilme kabiliyeti sayesinde binlerce yıldır ayakta kalabilmeyi başardı. Özgürlüğümüzün sembolleri olan ezanımıza ve bayrağımıza yönelik her saldırıya aynı azim, kararlılık ve dirayetle karşılık verdik. Son olarak ekonomimize yönelik saldırının da doğrudan ezanımıza, bayrağımıza yönelik saldırılardan hiç farkı yoktur. Amaç aynıdır; Türkiye'yi ve Türk milletini dize getirmektir, esir almaktır.
Biz boynuna boyunduruk vurulmasındansa boynunun vurulmasını tercih eden bir milletiz. Yeter ki biz bir olalım, iri olalım, diri olalım, kardeş olalım, hepbirlikte Türkiye olalım."

Herkes gider Mersin'e muhalefet gider tersine!
BAYRAM tatilinden hemen sonra siyaset yine hızlanacak. Malum; yerel seçimlere çok bir süre kalmadı.
24 Haziran'da Cumhurbaşkanlığı seçimini bir tarafa alırsak, genel seçimler partilerin ilk karneleri oldu. Ve, MHP dışındaki muhalefet partileri adına çok da iyi bir sınav verildiğini söylemek çok zor. MHP, tam tersine seçim süresince ve öncesinde baraj altında kalacağı, hatta yüzde 3'ler civarında oy alacağına dair yürütülen tüm operasyona rağmen hem aldığı oy oranı hem de çıkardığı milletvekili sayısıyla bugün siyasetin merkezindeki ağırlığını koruyor.
Cumhur İttifakı'nın ruhuna uygun, Türkiye'nin varlığını ve birliğini ilgilendiren tüm konularda hükümetin yanında olduğu mesajlarını en birinci ağızdan vermekle kalmıyor, Meclis'te yeni dönemde dengedenetim rolünü oynayacağının garantisini veriyor her fırsatta.
24 Haziran seçimlerinin mağlupları ise; açık ara; CHP, İP ve HDP. Öncelikle, medyada estirdikleri rüzgar ile çok büyük umut ve beklenti oluşturan İP, hem yüzde 10 barajını bile geçememenin hem de Genel Başkanı Meral Akşener'in bütün Cumhurbaşkanı adayları içinde (SP ve Vatan Partisi adaylarını saymazsak) en düşük oy alması, seçimin en büyük mağluplarından olduğunu da gösterdi. CHP zaten, yüzde 5'e yakın oy kaybı ve kendi Cumhurbaşkanı adayından yüzde 8 oy alması ile Kemal Kılıçdaroğlu'nun kaybettiği 9. seçim ile tarihe geçti! HDP de ne Cumhurbaşkanı adayı ne de sandıkta aldığı oy itibarıyla kendi tabanlarında ve destekçilerinde tam bir hayal kırıklığı yarattı. AK Parti ise; hem Cumhurbaşkanlığı seçimi hem genel seçimlerde açık ara birinci çıkarak zaten tüm bu klasmanın dışındaki yerini koruyor. Şimdi; önümüzde yerel seçimler var ve burada elde edilecek sonuç; hem bir sonraki genel seçim hem Cumhurbaşkanlığı seçimine yönelik önemli ipuçları da verecek nitelikte olacak. Bu noktada en hazırlıklı 2 parti var yine; AK Parti ve MHP.
Diğer muhalefet partileri, kendi iç kavgalarından henüz ne Türkiye'nin sorunlarını ne de seçimleri gündemine alamadı, almaya da pek niyetleri yok görünüyor.



ŞEHİT kocasının yerine gönüllü koruculuk yapan Tuğba Gücüyetmez'e hiçbir hainin gücü yetmiyor...

Şehit eşinin emaneti vatanı koruyor...
"YARINLARIN sahibi ey gençlik. İyi tanı ebedi sükunetle bu mezarda yatan, hak için bayrak için canın feda edip armağan etti bize bu mukaddes vatanı." Kurtuluş Savaşı'nın kadın kahramanlarından Tayyar Rahmiye Hanım'ın mezar taşında böyle yazar. Bu vatan kurulurken; nice Tayyar Rahmiye Hanımlar, Nene Hatunlar, Şerife Bacılar ve Kara Fatmalar vardı. Çünkü; mevzubahis olan vatan ise, gerisi teferruattır bu millet için. Cinsiyeti de yoktur.
Kurtuluş Savaşı'nda cepheye giden erkeklerin yanında göğüs göğüse savaşan da Türk kadınıydı. Köyünde kaldıysa; köyüne gelen düşmana karşı eline silah alıp kahramanca direnen de yine Türk kadınıydı.
İşte, yaşadığımız son ihanet savaşı; 15 Temmuz darbe kalkışmasını hatırlayın.
Darbe duyulduğu ilk andan itibaren sokağa çıkan, tankın önünde, darbeci askerlerin üzerine yönelttiği makineli tüfeğe rağmen istifini bile bozmadan küçücük bedeni ile göğsünü siper eden ve dev gibi direnen, bu direnciyle de alçak darbecileri korkutan da yine Türk kadınıydı. Gölbaşı'nda Özel Harekat Başkanlığı'nda savaş uçaklarından atılan bombalarla şehit olan 6 kadın polisimiz de korkmayı aklından bile geçirmedi. Yine yüzlerce kadın gazimiz "bugün olsa yine hiç düşünmeden vatan-millet için çıkarız sokaklara" diyor ise; atalarımızdan kalan mirastandır.
Neden kadın kahramanları hatırlattığıma gelince; bayramdan önce bir haber düştü ajanslara.
Gencecik bir kadın, Ağrı'da elinde neredeyse boyunca silah ile gönüllü koruculuk yapıyor.
Ama, haberi özel kılan sadece bu boyutu değil. Öyle bir ayrıntı var ki; neresinden baksanız kahramanlık var. Bu kadın, bir süre önce Ağrı'da şehit düşen Jandarma Uzman Çavuş Mehmet Gücüyetmez'in eşidir.
Ve şehit eşi Tuba Gücüyetmez, kocasının şehit düştüğü yerde gönüllü koruculuk yapıyordur. Ey benim güzel vatanım. Ey benim şanlı milletim. Bizim iman dolu göğsümüz olduğu sürece ve içimizdeki bu vatan-millet-devletbayrak sevgisi olduğu sürece hainleri tir tir titretmeye devam edeceğiz.

DERİN SÖZ
BİR
millet, tek bir insan ve tek bir ruh olabilmelidir. VICTOR HUGO