Tarihi 20 Nisan 2018

Şimdi söz milletin

Türkiye Salı gününden itibaren yeni bir gündemi tartışıyor.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin önerisi, AK Parti'nin tüm yetkili kurullarında ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kurmaylarıyla yaptığı değerlendirmelerde uygun görüldü ve seçim tarihi 24 Haziran 2018 olarak açıklandı.
En başından söyleyelim;
Türkiye'nin ve başındaki hükümetin herhangi bir yönetim zafiyeti kesinlikle yoktur.
Tam tersine, güçlü bir lider, güçlü bir hükümet ile yoluna devam ediliyor.
Ancak; en uzun sınırımızın olduğu Suriye'de son 7 yıldır süren iç savaşın, Cumartesi sabaha karşı ABD-İngiltere-Fransa üçlüsünün 100'ü aşkın attığı bomba ile 3. Dünya Savaşı mı çıkıyor boyutuna gelmesi, Türkiye'nin içerde ve dışarıda 4 terör örgütüyle birden mücadele etmesi, içerdeki rekor büyümeye rağmen iç ve dış etkenlerin gerçekçi olmayan ekonomik saldırılara devam etmesi, Türkiye'nin kendisinden kaynaklanmayan bir küresel kuşatmaya doğru gidebileceği endişesi doğurdu.
MHP Liderinin bu gerekçeleri öne sürerek yaptığı teklif, bölgeselküresel tehdit algısı ile en doğru baş etme yolunun milletin hakemliği ve milletin desteğiyle gündem dışı bırakılabileceği gerçeğiyle buluştu ve AK Parti-MHP cumhur ittifakı, egemenliğin gerçek sahibi millete gitme kararını aldı.
Seçim sözü macun gibidir, bir kez konuşulmaya başlandı mı, bir daha tüpe girmez.
Piyasalar da, devlet ve bürokrasi de seçime endeksli hale gelip bir anlamda topal ördek vaziyetine girer.
Ve; bırakın durmayı, yavaşlamaya tahammülü olmayan Türkiye için bu durum kabul edilemez olurdu.
Nitekim; Güçlü Cumhurbaşkanı, güçlü yürütme ve güçlü bir Meclis'in belirleneceği Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçişin tüm kurum ve kurallarıyla resmiyet kazanması anlamına gelecek olan 24 Haziran 2018 seçimleri sonrasında, milletin yüzde 50'den fazla desteğini alan devletin; kurulmak istenilen tüm tuzak ve komplolara karşı daha güçlü, daha dirençli olacağı açıktır.


Türkiye üzerine oynanan tüm oyunları bozan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Yıldırım ve MHP Lideri Bahçeli..

​CHP'NİN ÇARESİZLİĞİ

Hep diyorum; bu yönetimle birlikte CHP artık psikolojideki öğrenilmiş çaresizlik sendromunu yaşıyor.
CHP eski Lideri Deniz Baykal'ın kulakları çınlasın.
16 Nisan 2017 referandumundan hemen sonra bir açıklama yaptı ve adeta bugünleri görmüş gibi; derhal Cumhurbaşkanı adayımızı belirleyelim çağrısı yapmıştı.
O tarihte; Kemal beyin adamları; bu samimi çağrıyı, Deniz beyin kendisinin piar çalışması gibi sunmuş ve cumhurbaşkanlığına adaylık için zemin yokluyor yakıştırmaları yapmıştı.
Şimdi gelinen noktada, Deniz beyin ne kadar haklı olduğu ortaya çıktı. Siyaseti zerre kadar okuyamayan mevcut ekip; erken seçim kararı alınmasıyla birlikte gözüne far tutulan tavşan misali kıpırdayamaz hale geldi.
Seçime, bugün itibariyle 64 gün kala, ana muhalefet partisinin hala bir Cumhurbaşkanı adayı yok.
2010 referandumunda oy kullanmaya gidemeyen, 2014 Cumhurbaşkanlığı seçiminde Ekmeleddin İhsanoğlu krizi ile partisini ikiye bölen Kılıçdaroğlu 2018'de de yapacağını yaptı.
2018'i Cumhuriyet tarihinin en kritik seçimi ilan eden ana muhalefetin içine düştüğü bu durum CHP içinde yeni bir tartışmayı da başlatmaya aday.

VEKİLLİK Mİ BAŞKANLIK MI?
Yine CHP'den devam edelim. 3 Genel Başkan Yardımcısı ve 20'ye yakın milletvekilinin gönlü belediye başkan adaylığında idi.
Ancak; erken seçim kararı, en çok bu adayları şaşkına çevirdi. Şimdi CHP içinde bu yönde kaynama başladı.
Çünkü; genel seçimler erkene alınınca, 2019 Mart'ındaki yerel seçimlerde aday olmak isteyen CHP'liler, milletvekili adayı olamayacak.
Mutlaka birinden birini tercih edecekler. Bu durum belki Kılıçdaroğlu'nun elini rahatlatır gibi görünse de; aday adayları rahat durmayacak ve bu durum CHP içinde yeni bir kavganın fitilini de ateşleyecek.

DERİN SÖZ
Yüzünü güneşe çeviren insan gölge görmez.. HELEN KELLER