(hem de ezici çoğunlukla...)
Hep aynı şablon kafalar çalışırdı!..
Bundan kırk yıl önce böyleydi de...
(biraz değişmekle birlikte...)
Bugün de durum pek farklı değildir!
O yıllarda...
Rauf Ağabey, bu kafalara ad da takmıştı;
"O Kafa!"...
Kendimi hiç bu kategoride hissetmedim.
Zaten "O Kafa!" da,
Beni, hiç kendisinden farz etmedi!..
"O Kafa!"nın kuralları basit-yalındı:
Menfaat varsa: "Hükümet iyi"...
Menfaat yoksa: "Hükümet kötü"...
"Hınk demiş, burnundan düşmüş"...
Patron: "O Kafa!"...
Takım: "O Kafa!"...
Eh! Elbette...
"O Medya" da: "O Kafa!"...
Peki, ya Alternatif Medya?..
O da, yok denecek kadar azınlıktaydı...
Önden giden gemi(!) belirlerdi güzergâhı,
Diğerleri, bu rotanın dışına pek çıkamazdı!
Gazeteciler Cemiyeti ya da Barlarda...
Pahalı sigara tabakasından,
Ucuz Birinci Sigarasını çıkarıp yakan!..
Dudaklarını örten sararmış kalın bıyıklarına
damlalar takarak, karaborsa Viski'yi çeken!..
Fukara edebiyatı yapan!..
Solcu geçinen züppeler vardı!..
Ülkeyi nasıl kurtaracaklarını(!) konuşurlardı!
"O Kafa"lar, "O Medya"da yükseldi...
Kimi de soyguncu iş adamına yanaştı...
Birçoğu, modaya uygun keçi sakallı!..
Ya da bodur da, entel sakal salmış!..
Saçları yer yer dökülmüş de kazıtan!..
Tamamına yakınıysa...
Burnundan kıl aldırmayan tipler oldular!
Sokakta rastlasanız...
Zaten şıp diye tanırsınız!..
Yeri süpüren pardösüler giyerler,
Yalpalı, havalı, bir hoş yürürler!..
Patronlarını bile kafaya almışlardır!..
Bununla boy ölçüşülmez intibaı salmışlardır!
Bunların bir de...
Yiyip-İçmekten Fil'e dönmüşleri vardır!
Aslında "O Kafa"dırlar da,
"Bu Kafa"ymış gibi yazarlar...
Bu üçkâğıtçıları, bir tek okurlar iyi tanırlar!
Maskelerini düşürüp fiyakalarını bozana,
"O Kafa"ları kırıp, nifak kalelerini yıkana,
O yüzden...
İçten içten alkış tutarım!..
Attıkları iftira-kuyruklu yalanlar yüzünden,
Öbür Tarafta ne olacaklarını iyi bilirim de!..
Bu Tarafta da hoşuma gitmiyor değil;
Doğdukları ânı gördüklerini gördüğümde!..