Lütfi Albayrak

LÜTFİ ALBAYRAK

Uykudan önce bastıran düşünceler sarmalı

Eklenme Tarihi 30 Ekim 2025

Günün en sessiz, en huzurlu anı… Teoride.
Pratikte ise beynin "gece vardiyası" başlamak üzere.
Yastığa başını koyarsın, karanlık odada bir dinginlik hâkimdir.
Gözlerin ağırlaşır, uyku neredeyse seni bulmuştur ki… İçeriden o tanıdık ses gelir:
"Hazırsan, geçmişi tekrar yaşamaya başlıyoruz!" Ve başlar o meşhur sarmal.
Zihin, geceyi huzurlu geçirmek yerine geçmişle, gelecek kaygısıyla ve tamamen alakasız sorularla sabote etmeye kararlıdır.
İlk bölüm genellikle "utanç arşivi"dir:

- O gün öğretmene neden öyle cevap verdin?
- Neden yıllar önce o mesajı o şekilde attın?
- O sunumda niye öyle bir espri yaptın, kim güldü ki ona?
Tam bunlar biter, "gelecek endişeleri" bölümü açılır:
- Yarın sabah alarm çalacak mı?
- Ya işe geç kalırsam?
- Ya kimse beni anlamazsa?
- Ya elektrikler giderse ve ben şarj takmayı unuttuysam?

Beyin durmaz.
Bir sonraki sahnede ise konu bambaşka bir yere sıçrar:
"Acaba dinozorlar gerçekten tüy müydü?" "Evrenin sonu varsa, orada ne var?" "Ya karadelik aslında başka bir uykusuz beyinse?" İşte o an anlarsın: Sen uyumuyorsun, beynin stand-up yapıyor.
Konu konuyu açıyor, mantık tatilde.
Bir yandan da "Uyumam lazım" düşüncesi, stresin tuzu biberi oluyor.
Bir gözünü açarsın, saat 03:47.
Kapatırsın, 04:15.

Artık her dakika, uyku yarışında kaybedilen bir turdur.
Ve sonra klasik iç monolog gelir:
"Tamam, yarın erken yatacağım. Kesin." Sabah olunca ise gözlerin kan çanağı, kahve kupası elinde, hayat senden enerji talep eder.
Bir yandan işe yetişmeye çalışırken, bir yandan da içinden şu cümle geçer:
"Beynim, seninle konuşmamız lazım." Ama o konuşma hiçbir zaman olmaz.
Çünkü gece yeniden gelir.
Karanlık, sessizlik, yastık… Ve o ses yine fısıldar:
"Hoş geldin… Uykudan Önce Bastıran Düşünceler Sarmalı yeni bölümüyle karşında."