Lütfi Albayrak

LÜTFİ ALBAYRAK

4 yaşındaki Fransız çocuğun Yozgat şivesi

Eklenme Tarihi 11 Mayıs 2016
Ekşi sözlükte geçen bir konu beni çok güldürdü. Bu komik olayı sizinle paylaşmak istedim. Çalıştığım iş yerinin Fransa'da yaşayan Türk ortağı ve ben, işini yaptığımız firmanın sahibi tarafından yemeğe davet edildik. Ertesi sabah erkenden dönecek olmam ve sıfır Fransızca nedeniyle pek sıcak bakmamama rağmen, Türk ortağın "Bu şekilde bir jesti reddetmen yanlış anlaşılır'' uyarısı ile adamın evine gitmek zorunda kaldım.
Ev lüks bir semtte ve gayet güzel bir bahçesi olmasına rağmen oldukça sade döşenmiş bir evdi. Fransızların meşhur, yemekten önce şarabı, yemek şarabı, yemek sonrası şarabı üçlüsüne takılıp, ara sıra hem onların hem de benim pek iyi olmayan İngilizcemizle iletişim kurmaya çalıştık.
Koltuklara geçip kahvenin tadını çıkarırken, salona 4-5 yaşlarında bir çocuk girdi. Sarışın, mavi gözlü, annesinin kopyası sevimli bir çocuktu. Aile orada olmasını istemiyordu.
"Piyer hemen odana" gibi çocuklar duymasın vari cümleler kurduklarını tahmin edebiliyordum. "Oh mami no'', "pağlevisyon, televizyon'' gibi cümlelere, ailesinin, "Noğğ Piyeğ televizyon zamanı değil şimdi'' diye yanıt verdi.
Neyse bu sevimli çocuk, beni fark etti ve;
"Mami bu amca kies?'' diye sorarak yanıma seğirtti. Aile tedirgin oldu ama ben hemen onunla oynamaya başladım. Bebe ile gayet iyi anlaştık. Hatta ben koltuktan yere indim bebenin arabaları ile oynuyorum. Arabasını koltuktan aşağı sallayıp yere çakılması temalı, salak çocuk oyunlarından birini oynarken, araba yere çakıldığında çocuk "hobereyyy'' gibi bir ünlem çıkardı. ben şaşırmama rağmen belki de evrensel bir 'hobarey' vardır diye çok takılmadım.
Biraz sonra çocuğa dikkatli bakınca yüzündeki kırmızılıkları fark ettim. kızamık mızamık endişesi ile aileden kimse yokken patrona "Ne olmuş bu çocuğun yüzüne kırmızı kırmızı?'' diye sordum ve hayatımın en dumur cevabını aldım.
Aynen şu şekilde; "Zuccuk yediydim gabarcık oldum'' Cevabı patron değil çocuk vermişti.
Bir haftadır yaşadığım iletişim kaosu, bir anda beyin zangırdamısı geçirtti bana dona kaldım.
Patron halimi görünce gülme krize girip kahveyi burnundan çıkardı. Meğer çocuğun yaklaşık 3 aylıktan bu yana Yozgatlı bir üniversite öğrencisi bakıcısı varmış.
Kız üniversite okumasına rağmen Türkçesi ailesinin Türkçesi gibi kalmış.
Geçen haftada Türkiye'den gelen sucukları bebeye yedirince, bebe baharattan alerji olmuş.
Sarışın mavi gözlü Fransız çocuğu Piyer, enşante, ekute, pağlevisyon derken "Zuccuk yediydim gabarcık oldum'' dedi ya.

TAMİRCİ
Dünyanın en ünlü kalp doktoru De Bakey'ın arabası bozulmuş, arabasını tamire götürmüş. Tamirci arabasının kaputunu açmış ve De Bakey'e dönerek: - "Size birşey soracağım neredeyse ben ve siz aynı işleri yapıyoruz. Mesela ben şimdi itina ile kaputu açacağım bir bakışta problemin nerde olduğunu anlayacağım, kapakçıkları temizleyeceğim, gerekirse kabloları, motor yağını değiştireceğim, hatta çok gerekli ise motoru çıkarıp yerine yenisini takacağım!!. Söylesenize nasıl oluyor da siz milyon dolarlar kazanıyorsunuz ama ben meteliğe kurşun atıyorum?" Bunun üzerine De Bakey tamircinin kulağına eğilmiş ve şöyle demiş: - "BUNLARIN HEPSİNİ MOTOR ÇALIŞIYORKEN
YAPMAYI DENESENİZE!!!"

ÇOCUK
İhtiyar Giritli son dakikalarının geldiğini hissetmişti. Karısını başucuna çağırarak... - Bak, her geçen dakika biraz daha kötüleşiyorum. Sana bir şey soracağım, sen de doğru cevap vereceksin. Dört çocuğumuz oldu. Sonuncusunun gerçekten benden olup olmadığını öğrenmek istiyorum. Görüyorsun ki artık ölüyorum. " Kadın terddüt ederek: İyi ama, ya ölmezsen!..

ALKIŞLIYORUM
Akşam eve gittiğinizde kapıyı gözünde güneş gözlüğü ile eşiniz açıyor; kızınız yine güneş gözlüğü takmış vaziyette sizi karşılamak için mutfaktan çıkıyorsa, yüzlerine şaşkın şaşkın bakıp kalmayın. Sadece salataya doğradıkları soğana karşı gözlerini yakmasın diye aldıkları dahiyane bir önlem olduğunu biliyormuş gibi yapın, çaktırmayın ama içten içe de bunu nasıl düşünemedim diye dövünün!