Yaklaşık 2 ay önce Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası'nın aldığı önlemler piyasalarda şaşkınlıkla karşılanmıştı. Genel soru: "Merkez Bankası, piyasaların elinde olmayan hangi bilgiye sahipti?" Alınan kararların çok erken olduğu ya da gereksiz olduğu yönünde görüşler vardı. Geçtiğimiz hafta Merkez Bankası'nın esas olarak neye hazır olmaya çalıştığını gördük. Reel sektörü açık pozisyon, vatandaşları da harcamalarında daha dikkatli olmaları gerektiği konusunda uyarmıştı. Bu uyarılar genellikle iç kaynaklı olası gelişmelere karşı önlem olarak algılansa da, riskin ana merkezinin küresel ekonomi olduğu gerçeğini bir kez daha gördük. Piyasalar, Merkez Bankası'nın öngörüsünü göremeyerek sınıfta kaldı.
* Umudu fiyatlayanlar kaybetti
Bugüne kadar piyasaların beklentisi FED ya da Avrupa Merkez Bankası tarafından gelecek olası parasal genişleme ile görünümün yeniden pozitife döneceği yönündeydi. Bu umudu fiyatlayanlar kaybetti. FED ve Avrupa Merkez Bankası yeni bir parasal genişlemeye ışık yakmayarak zor yolu seçseler de, uzun vadede büyük kazanımlar sağlayacaktır. Öte yandan merkez bankalarının elinde şu anki görünüme derde deva olabilecek bir çözüm önerisi yok. Daha net ifade etmek gerekirse; ABD ve Avrupa bankacılık sisteminden çok sayıda bankanın önümüzdeki dönemde oyun dışında kalma olasılığı hayli yüksek.
* Altın alma zamanı yaklaşıyor
Piyasalarda yoğun satış baskısı ve piyasanın likit kalma çabası dolar talebini artırırken, altın fiyatları geriliyor. Kritik soru: 'Altın fiyatları ne kadar geriler?' Mevcut görünüm altının onsunun 1600 dolar seviyesine yaklaşacağını gösteriyor. Ancak altın fiyatlardaki gevşemenin çok kısa süreli olacağını söylemek gerekir. Fiyatlardaki gerileme uzun vadeli yatırımcı için altın alımında yeni fırsatlar sunuyor.