TBMM Başkanı Binali Yıldırım, Türkiye ile ABD arasında gergin bir seyir izleyen ilişkilerin diplomatik ve siyasi girişimlerle düzeltilmesi için hala fırsatlar olduğunu ancak ilk adımı ABD'nin atması gerektiğini söyledi. Azerbaycan ziyareti sonrasında TAKVİM'in sorularını cevaplandıran Yıldırım "ABD'nin tehditle, şantajla Türkiye'yi dize getirme planı bu millete sökmez. Belki bedel öderiz ama boyun eğmeyiz" dedi. Yıldırım, önümüzdeki günlerde ABD Kongresi ve Temsilciler Meclisi'ne Türkiye'nin hassasiyetlerini ve beklentilerini anlatan birer mektup göndereceğini belirtti. Yıldırım'ın açıklamaları özetle şöyle:
KRİZİ ABD TIRMANDIRDI
Brunson meselesi üzerinden bu krizi tırmandırdılar. ABD bir hukuk devletiyse Türkiye de hukuk devleti. Bize yanlış bir noktadan yükleniyorlar. Türkiye'ye tehditle iş yaptıramazlar. Bedel öderiz, belki ağır bedel ödeyeceğiz, ama boyun eğmeyiz; bir kere bunu bilmesi lazım Amerika'nın. Bizim karakterimizde tehditle, şantajla dize getirme bu millete sökmez. Büyük devlet olmak bazı durumlarda bir bedel ödemeyi kaçınılmaz kılıyor.
KABUL EDEMEYİZ
ABD bizi bölgedeki bazı devletlerle aynı kefeye koyarak ve bizden onların yaptığı davranışları bekleyerek çok büyük hata yaptı. Yarım asırdan fazla bir süredir NATO'da ortaklığımız, müttefikliğimiz var. Bu kadar şeyin üzerine meseleyi bir rahibe bağlamalarını ve hiç yakışık almayan bir tarzda devlet ciddiyetine aykırı bir şekilde davranmalarını kabul etmek mümkün değil.
İLK ADIMI BEKLİYORUZ
Gelinen nokta tatsız bir nokta, yani bu bir sır değil. İlişkilerimiz hiç olmadığı kadar gerilmiş durumda. Amerika işi zor bir noktaya getirdi, çok ileri adımlar attı, çok büyük laflar söyledi, dolayısıyla ellerinde fazla araçları kalmadı. Bundan daha fazla ne yapabilirler. Ben hala diplomasi, siyaset ve diyalogla bu meselenin halledilmesi fırsatı olduğunu biliyorum. Burada da görev Amerika'ya düşüyor. İlk adamı onların atması lazım. Yoksa 'Siz bizim adamı bırakın, sonrasına bakarız' tarzında bir yaklaşım iş görmez.
ABD DE KAYBEDER
Bölgedeki şartlar itibariyle Türkiye ile karşı karşıya gelme Amerika açısından hiç akılcı bir durum değil. Dolayısıyla bana göre hala bir çıkış mevcuttur. Ama bu süreci başlatmak Amerika'nın işi olmalıdır. Çünkü açık tehdit ortaya koyan biz değiliz. Biz ne diyoruz? Bizim söylediğimiz ne? Kardeşim, bu darbenin sorumlusu hakkında hukuki süreci başlatın diyoruz. Yani madem vermiyorsunuz, hiç değilse hukuki süreç başlatın. İkincisi, devlet bankamızın Genel Müdür Yardımcısını hiçbir sebep yokken tuttunuz yargıladınız ve oradan 'İran ambargosu' falan diyerek Türk bankasını işin içine katmaya çalışıyorsunuz. Bunların hepsi nasıl yapılıyor? FETÖ militanlarının gayri kanuni yollardan derlediği bilgilerle yapılıyor. Onların tanıklığında yapılıyor, yani hiçbir yerinde hukuk yok, hiçbir yerinde standart yok. Ve bu konuda bir yanlıştan dönülmesini istedik. Üçüncüsü de, dedik ki; şu YPG-PYD meselesinde hatalısınız. Bunlar PKK ile aynı, ha PKK-ha bunlar, aynı yerden yönetiliyorlar. Bu konuda maalesef bütün ikazlara rağmen herhangi bir olumlu gelişme sağlanamadı.
KUTU
MEKTUP DİPLOMASİSİ
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin muhatabı ABD Kongresi ve Temsilciler Meclisi. Zaten Türkiye ile ilgili yaptırımlar da Kongrede alınan kararlarla başlatıldı. Biz TBMM olarak Kongreye ve Temsilciler Meclisi'ne ayrı ayrı birer mektup göndereceğiz. Şu anda bunun hazırlıkları yapıldı. Bu mektuplarda işin bir fotoğrafını ortaya koyacak, buraya niye gelindi ve bundan sonra muhtemel gelişmeler ne olur, bunların sonuçları kime ne şekilde yansır, bunları anlatıp, daha makul, çözüm odaklı bir yaklaşım gerektiğini ifade edeceğim. Gerekirse bu konu Mecliste de genel görüşme konusu olur. Orada da konuşulur. Hükümetten gelip bu konuda bilgi de verilebilir, onlar ayrı Meclis açıldığında işletilecek süreçler.