Hükümetleri bürokratik vesayet altında tutmak için kurgulanmış parlamenter sistem son buldu. Halkın seçtiği iktidarı muktedir kılacak bir sisteme geçildi. Artık halkın seçtiği iktidar hem yetkili hem etkili olacak. Bu da demokratikleşme demektir.
İlaveten parlamenter sistemin tüm istikrarsızlık unsurları da son bulacağından daha güçlü bir Türkiye'nin inşası için de gerekli kurumsal şartlar sağlanmış oldu.
Bundan sonrası siyasi pratiğe bakar.
Türkiye'nin çok önemli şanslarından biri de zaten bu siyasi pratikte gizli.
Başkan Erdoğan gibi güçlü ve vizyoner bir liderlik bu geçişin başındaki kaptan. Şaka falan değil çeyrek asırdır seçim kazanan bir liderden bahsediyoruz. Çeyrek asırdır kazanmak bir yana oylarını da artırmaya devam ediyor. Son on altı yıldır resmi olarak ülkeyi yöneten bir liderden bahsediyoruz. Sadece yöneten değil dönüştüren bir liderden bahsediyoruz.
Eşinse az rastlanır bir örnek. Ancak bu on altı yıl boyunca Erdoğan çok çeşitli kurumsal engelle boğuşmak zorunda kaldı. Anayasa Mahkemesi'nden HSYK'ya, Üniversitelerarası Kurum'dan YÖK'e, MGK'dan Barolara kadar tonlarca kurum teker teker karşısına çıktı.
Erdoğan bu engelleri teker teker aştı. Gezi kalkışmasıyla yüzleşti, PKK'yla savaştı, FETÖ'yle tek başına mücadele etti. Darbe teşebbüsünü boşa çıkardı. Her seferinde halka gitti. Halkın desteğiyle başarısına başarı ekledi. Türkiye'nin bu önemli tarihine damgasını vurdu.
Şimdi yeni dönemin kapısını aralıyoruz. Başkan Erdoğan yeni kabineyi açıkladı. Kabineye baktığınızda üç çeşit atama görürsünüz. Siyasi, sektörel ve teknik atamalar. İç İşleri, Dış İşleri, Adalet ve Ekonomi alanlarına siyasi atamalar yapıldı. Bir önceki bakanlar kurulunda görev yapmış ve 24 Haziran seçimlerinde milletvekili seçilmiş dört isim geri çağrıldı. Genç ve dinamik Adalet Bakanı Abdülhamid Gül bu yeni kabinede de kendine yer buldu. Terörle mücadele alanında büyük başarılara imza atan Süleyman Soylu'da yeniden İç İşleri Bakanı oldu. Soçi, Astana süreçleri ve Münbiç müzakereleri gibi birçok diplomatik görüşmede istikrarlı bir başarı çıtasını yakalamış olan Mevlüt Çavuşoğlu'da Dış İşleri Bakanlığı'na devam edecek. Bir önceki kabinden gelen ve fakat yeni bir görev alan isim ise Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak oldu. Daha önceki kabinede Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı olarak görev yapan Albayrak bu kez ekonominin patronu konumuna geldi.
Ekonomi olarak isimlendiriyoruz fakat bu en siyasi atamalardan birisi. Zira yeni dönemde Erdoğan'ın ciddi bir ekonomik boğuşma vereceğinin göstergesi. Seçim öncesinde hatırlarsanız Türkiye'ye yönelik piyasa baskıyı devreye sokulmuştu.
Bence Albayrak ataması Erdığan'ın bu baskıya teslim olma niyetinde olmadığını gösteren son derece önemli bir karar.
Türkiye'nin faiz döviz ikileminden kurtulmasını hedefleyen bu atama başarılı olursa Türkiye'nin bağımsızlığı yolunda muazzam bir adım olacaktır.
Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Kültür ve Turizm Bakanlığı'na sektörel atamalar yapıldı. Milli Eğitim Bakanı eğitim sektöründen geliyor. Sağlık Bakanı hastane ve üniversite kurmuş bir doktor.
Kültür ve Turizm bakanı bir turizm şirketi sahibi. Bu açıdan bakıldığında bu bakanlıklarda sektörün sesinin hükümete taşınacağı söylenebilir.
Son olarak beklendiği gibi teknik atamalar da yapıldı. Milli Savunma Bakanlığı'na Genel Kurmay Başkanı Hulusi Akar atandı. Darbeye karşı direnmiş, Fırat Kalkanı ve Zeytindalı gibi Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en önemli sınır ötesi harekatlarında görev almış bir komutan şimdi Milli Savunma Bakanı olarak görev yapacak. Ulaştırma, Çevre, Gençlik ve Enerji gibi bakanlıklara da bu alanlarda daha önce müsteşarlık düzeyinde görev almış isimler atandı.
Görünen o ki, Erdoğan son derece hassas ölçülere dayalı bir kabine kurdu. İnşallah başarılı olur ve güçlü ve demokratik Türkiye'nin inşası devam eder.
