Kanayan dizini tükürükle iyileştiren tabiat askerleri. Hayatın sırdaşıydık, kitapların yazdığından daha çok şeyi bilirdik de sadece birbirimize söylerdik. Su birikintisinde bile cennete yüzerdi kağıttan kayıklarımız. Ağzımızı çeşmeye dayadığımız zaman yer altından su çekerdik. İki gözümüz iki misket.
*****
Kenarda bilge gibi duran büyüklerimiz vardı, muhabbetleri kültür imecesiydi.
Tiyatro biletlerinin piyango biletlerinden değerli olduğunu o zamanlar öğrendik.
Herkes doğrucu Davut! "Yalan doğrudan artakalan değil" derlerdi.
"Yalan bir yılan gibi koynunuza sokulur sonra hepinizi zehirler!" Çocuklar yalanlarda değil ancak masallarda kaybolurdu.
Kürt'müş, Ermeni'ymiş ne demek, her çocuk başka bir çocukta kendini bulurdu.
Sefaletin elini tutup birlikte nöbet tutardık kardeşliğe barışa. İki gözümüz iki karanfil.
*****
Karanlıkları bile aydınlatan güneş yüzlü çocuklardık.
Ele geçirilmez hazinelerimiz vardı Atatürk ilkelerimiz. Temiz bir Türkçeyle karnımızı doyuran gazeteleri okurduk kitap niyetine. Radyolar vardı ahlaksızlığı güncelleştirmek gibi bir gerçekleri olmadı hiçbir zaman.
Parayı görünce dil değiştirmemişti erkeklik, gözlerinden tanırdık kötüyü.
İki gözümüz iki kartal.
*****
Ekmeğini yoğururdu analar, helal süt emmiş evlatlar doğururdu harama yan gözle bakmayan.
Onların yağmuru gözlerinin yere bakmasıydı, onların yağmuru gözyaşının kalbe akmasıydı.
Bir giydiklerini bütün yıl giyerlerdi.
Hiç değişmeyen moda hayırlı bir komşu olmaktı, dedikoduya kulak dayamak değil.
Her gece uyumadan önce vicdanımızın sesini dinlemeyi öğrenmiştik.
İki gözümüz yıkanmış üzüm.
*****
Birbirine kardeş bakardı pencereler.
Kitap okurdu gençler, mesele insanlık olduğunda hepsinin boynu kıldan ince.
Ceketler buruşuk pantolonlar yamalı ama hepsi helal kazanç.
Sandıklar naftalin yüklü, genç kızların çeyiz sandıklarının bir anlamı vardı. İnce boyunlu sürahilerden dağıtılan sular ölmüşlerin ruhuna giderdi.
Dönsün diye beklerdik gidenleri, hasreti de severdik hasret çektirenleri de.
İki gözümüz iki lamba.
****
Eski fotoğraflarda aklımız kaldığı için yenisini çektiremiyoruz ama bizlere çilenin kralını çektirdi hayat.
İki gözümüz iki kömür
Mutluluk Takvimi
EMNİYET ŞERİDİ!
Pandemi döneminde bile hala emniyet şeritlerini yasadışı kullananlara bakıyorum.
Bunlar sorgulansa içlerinden ne soysuzlar çıkar, bütün pisliklerin altından onlar çıkar.
O kadar çoklar ki ve hala yollar onların!
Şerefsizliğe parmak kaldırıp basıp gaza gidiyorlar.
Cehennemin dibine!
Vedalar geziniyor
Şehrin sokaklarında
Senin günahın vardır
Saçımın aklarında
Kaderime küserek
Usul usul yürürüm
Bir hayata karşılık
Ben bin defa ölürüm
Beklediğim yollardan
Hep bir yabancı çıkar
Hangi taşı kaldırsam
Altından acın çıkar
Mahşer günü gelsen de
Seni sevda bilirim
Gözlerinin önünde
Saygıyla eğilirim
Hakkı YALÇIN