Bir mail gelmişti. "Derdi sana mı düşüyor!"
Adamın cümlesi de yere düşmüştü öznesi de.
Kaldırmadım.
O kadar çoklar ki!
Kıyıya vuran balıkların çocuk cesetlerinden değerli olduğu bir dünyada.
Kırmızı Ferrarisi'yle kahvaltıya giden görgüsüz adam ve sevgilisine gösterilen ilginin Suriyeli çocuklardan esirgenmesine şaşırmıyorum.
Böyle adamların Ferrari'sinin arkasına "Nazar etme ne olur, çalış senin de olur" diye yazılır.
Ölüsü kıyıya vuran Suriyeli bebeklerin derdine düşenlerin de üzeri çizilir.
Şimdiki zamana bu yakışır!
Çocukların bu kadar kolay öldüğü, insanların bu kadar ilgisiz kaldığı bir zaman dilimi hatırlamıyorum.
Bize uzak dursun dediğimiz kötülükler hiç bu kadar yakınımızda olmadı.
Geçmişin insanları baki kalan boş kubbede hoş bir sedanın peşindeydi.
Şimdikiler paranın peşinde.
Düşünüyorum da, lösemili çocuklar için bir gece düzenlense.
Bir çocuğun hayatını kurtaracak para zor bulunur. "Para için her şeyi yaparım gecesi" düzenlense.
Biletler 1 milyon dolara alıcı bulur.
Gerçek sanatçılar kimsesiz odalarda ölür, borç içinde.
Züppeler ucuz kadınlarla saklambaç oynar, "Elma dersem çık" derler, elmanın içinden kurt çıkar.
Yolumuzun üzerindeki taşı kaldırsak, altından bunlar çıkar.
Ne çıkarsa bahtımıza!
Şimdiki zamana mahsuben!
Hala çocukluğunu anlatırken mendil ister eski insanlar.
Şimdiki insanlar bir önceki gece yediği haltları anlatırken, ya para ister.
Ya da televizyon kamerası!
İnsanlık işimize geldiğinde sığınacağımız bir liman değildir.
Yeniden açılsa perdeler. "O eski insanlar nerdeler?" adlı bir film çekilse.
Kimse izlemez.
Çocukların derdine düşmeyenler soytarıların peşine düştükçe.
Böyle yazıların da zerre kadar
hükmü olmaz merak etmeyin.
***
2013 yılında sel faciasında ölen 3.5 yaşındaki Emine'nin ölümünde kimse
kusurlu bulunmadı. Bulunsaydı şaşardım!
***
Gazlama istasyonu
O kadar film çevrilir de, medyaya yön verenler tek satır kalem oynatmazlar.
Ama işlerine geldiğinde küfür kıyamet filmler için hep birlikte hareket ederler.
Gazlama istasyonları şu sıralar harıl harıl çalışıyor.
Çıkarları onu emrediyor çünkü.
Okuyun, gazeteleri okuyun.
Ayrıntılarda çok şey gizlidir çünkü.
***
Mutluluk Takvimi
***
Bu akşam İstanbul'un
Bütün duvarlarından
Siliyorum adını
Öfkemi büyütüyorum
Neydi o günler güzelim
İçimdeki dağ gibi sevgini
Bir solukta tüketiyorum
Aslında sen bunu
Çoktan hak ettin
Seni tarihimden de
Çıkarıyorum
Dönemezsin artık geri
Nasıl tutarım elini
İhanetin bedelini
Sana ödetiyorum
Hakkı YALÇIN